Dalgalar yükseldi, yalanlar ortaya savruldu

*** Bizimkiler bunca saf mı oluyor, yoksa siyasi gündemden hiç mi ilgilenmiyorlar. *** Geçenlerde Rosenets sahilinde deniz dalgaları bayağı yükseldi ve köpürdü. *** AB Parlamentosu milletvekillerine ve komisyonlarına hemen bir karalama mektubu uçuruldu, acilen destek istendi. *** Daçian Çoloş, yayınladığı bildiride, özür diledi ve kendi fikirdaşları tarafından doğru bilgilendirilmediğini belirtti. *** Bir düşünün koskoca bir devlet, sanki başka hiç bir işi gücü kalmamış ve gidip bir mutra başını kaale alacak ve onunla uğraşacak.

Bizimkiler bunca saf mı oluyor, yoksa siyasi gündemden hiç mi ilgilenmiyorlar, çünkü birileri kalkmış ulu orta önüne gelenin yüzüne karşı hiç utanmadan ve umursamadan kuyruklu yalanlar savurmakta, fakat günümüzün insanı, ister Şumnu'da veya Bursa'da yaşasın, ister Brüksel'de veya Londra'da ikamet etsin, artık bütün gerçekleri görebiliyor ve siyahı beyazdan tamamen ayırt edebiliyor...

Biliyorsunuz, geçenlerde Rosenets sahilinde deniz dalgaları bayağı yükseldi ve köpürdü.

Bazı vatandaşlarımız devlete ait sahil kıyısına ayak basmak istedi ama bir takım mutraların siyah gözlüklü gavazları onlara katiyen izin vermedi ve yumruk salladı.

Burası özel mülktür naraları attılar, bayağı caka sattılar. Birkaç gün sonra ise hepimiz gördük ki, ortalıkta ne gavaz kalmış, ne de mutra gölgesi.

Ve böylece halk, rahatlıkla sahile bayrağını dikti ve kurtarılmış bölgesini ilan etti. Demek ki, zorba ve mutra devletinin sonu yakın...

Bu arada AB Parlamentosu milletvekillerine ve komisyonlarına hemen bir karalama mektubu uçuruldu, acilen destek istendi.

Güya Rosenets'teki mülk özelmiş, yazlık rezidansa hücum edilecekmiş, protestolar izinsizmiş, bir zatın canı tehlikedeymiş...

Halbuki, ne o mülk bir şahısa ait, ne rezidansa saldıran vardı, ne de izinsiz protesto girişimleri.

Dünkü gün, Avrupa Parlamentosun'daki liberallerin lideri Daçian Çoloş, yayınladığı bildiride, özür diledi ve kendi fikirdaşları tarafından doğru bilgilendirilmediğini belirtti.

Böyle parlamentodaki süper yüksek yevmiyeli DPS troykası, kendi patronları tarafından cümle aleme rezil rüsva edilmiş oldu.

Hiç değer miydi, bu rezilliğe? Neden senin adın yalancıya çıksın, İlhan'cığım? Emir kulu olduğunu biliyoruz ama özgür insanlar gibi yaşamış olsan daha iyi olmaz mı?

Bu arada başka ciddi bir konuyu da ele almak isteriz. Gerek bahsettiğimiz şikayet mektubunda, gerek DPS'nin medyalarında ( Bunları Peevski'nin medyaları olarak da algılayabilirsiniz) son günlerde liderlerinin dış bir ülke tarafından tehdit altında olduğuna dair isnat var ama delil yok.

Bu dış devlet, Türkiye ve yani biz Türkler oluyoruz. Yıllar boyu işte bu tür uyduruk ve trışkadan yalanlarla uyutulmakta bizim halkımız.

Bir düşünün koskoca bir devlet, sanki başka hiç bir işi gücü kalmamış ve gidip bir mutra başını kaale alacak ve onunla uğraşacak. Bu yalancı ve dolandırıcı takımına kargalar bile gülüp geçer...

Sayın okurum, Avrupa Parlamentosu milletvekilleri işte bu tür deli saçmalıklarıyla uğraşmaya mecbur bırakılırken, bir daha bizim yüce Anavatanımız aşağılanmakta ve karalanmakta. Buna sebep verenler de güya birer Türk oluyor.

Aynı partinin başkan yardımcısı, dünkü gün başkent Sofya'daki Büyükelçiliğimizin bir töreninde şan şakrak bir şekilde boy gösteriyordu.

Sayın Büyükelçimizin yerinde ben olsam, o şahısa direkt şunu sorardım;

"Elinizde tek bir delil olmadan, ne hakla ağzınıza Türkiye Cumhuriyeti'nin adını alıyorsunuz?"

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme