DAĞ VE İNSAN
Bu koca dağı tanımayan, her ne kadar Rodoplar'daki yaşamı mistik ve esrarengiz olarak tahmin etse de, buradaki zor hayat koşullarına rağmen, dağlı insanı huzurlu ve mutlu sayılır, çünkü yaşam gücünü bu dağdan alıyor. Bu dağın eteğinde ve doruğunda yaşayanlar, onun ruhunu ve şartlarını kabul edenlerdir, kendileri çoktan Rodoplar'la bütünleşmiş ve günümüzün internet çağı esiri bunu asla anlayamaz.
DAĞ VE İNSAN
Bu koca dağı tanımayan, her ne kadar Rodoplar'daki yaşamı mistik ve esrarengiz olarak tahmin etse de, buradaki zor hayat koşullarına rağmen, dağlı insanı huzurlu ve mutlu sayılır, çünkü yaşam gücünü bu dağdan alıyor.
Bu dağın eteğinde ve doruğunda yaşayanlar, onun ruhunu ve şartlarını kabul edenlerdir, kendileri çoktan Rodoplar'la bütünleşmiş ve günümüzün internet çağı esiri bunu asla anlayamaz.
En elementer yaşam ihtiyacını karşılayabilmek için, sarf edilen ağır emek ve zahmet, buranın insanında herhangi bir isteksizlik veya bıkkınlık yaratmıyor, yarınki gün için ümitsizliğe de itmiyor.
Buradaki insanlar zengin olma kaygısıyla yaşamıyor ama dur duraksız çalışıp didinmek, karınlarını ve ruhlarını besliyor, hatta daha fazlasını da bağışlıyor.
Hayvancılıkla uğraşıyorlar ama bu sadece et ve süt için yapılmıyor, besledikleri hayvanlar bile ailenin fertleri gibi sayılıyor ve seviliyor. Bunu şehir insanının anlaması mümkün gözükmüyor.
Rodoplar insanı bu dağın ruhuyla adeta bütünleşmiş, hatta aralarında harmonik bir ilişki bağ mevcut. Dağ ve insan arasındaki kurulan simbiyoz çok doğal ve kışkırtıcı. Zaten buradaki bütün yaşam dağın ruhuna odaklı.
Belki de bundandır, Rodoplunun birbirine olan samimiyeti ve saygısı, iyimserliği ve şefkati. Bir de burada kimse dağın hışmına uğramıyor, yeter ki ona zarar verilmesin. Dağın ruhunu yaralamasın...