DAĞ ÇEŞMESİ
Bir dağ çeşmesine yazdılar dedemin adını
Ömrü gibi gürül gürül akıyor kurnaları
Kuş uçmaz, kervan geçmezdi nicedir bu dağdan
Yollara revan oldu göçü göze alanlar
Ateşten bir gömlekti yıllar yılı giydiği
Gitmek- kalmak arasında dirildi hep Rumeli
11.06.2017 23:14
Güncelleme: 11.06.2017 23:14
DAĞ ÇEŞMESİ
Bir dağ çeşmesine yazdılar dedemin adını
Ömrü gibi gürül gürül akıyor kurnaları
Kuş uçmaz, kervan geçmezdi nicedir bu dağdan
Yollara revan oldu göçü göze alanlar
Ateşten bir gömlekti yıllar yılı giydiği
Gitmek- kalmak arasında dirildi hep Rumeli
Kalmak değildi kalmalar, ne de gitmeler gidiş
Kalmak yüzünü yaktı, gitmek astarını gidenin
Oysa duruluyor zaman, akarak sular gibi
Canlandı köyleri Rumeli'nin, çağladı dereleri
Oralarda kaldı çocukluğumun sabah uykusu
Seherinde çiğdemin ve akça bardak kokusunun
Nereden başlamalı unutmaya bu kederi
Bir tuğra gibi kıvrılmışken boynuma çiçekleri
… Bir dağ çeşmesine yazdılar dedemin adını
Ömrü gibi gürül gürül akıyor kurnaları
ADASI YOKLUĞUN
Yerçekimini aşamadan okyanusa öykünen
Bir damlacıktı gözyaşım
Dilediğince akan
Kıraç toprağına ellerimin…
Şimdi birer ağaç susuyor
Her iki elimde de
Sesler giriyor durmadan
Toz da
Özlemi de ağlamanın
Camlardan
Vazo diplerinde birikiyor yalnızlık çığı
Tipi çığlık boğuluyor sessizlikte
Dingin,
Mayınlı
Revan…
GÖÇ
Bitkin trenlerle yarışan düdük sesinden
Ve gözyaşlarından maya alıp,
Akasya kokusu dağıtıyor tren garımız,
Giderayak - anmalık.
Unutur mu kozasını boynumdaki ipek atkı?
Unutur muyum yurdumu, boynumun borcuyken aşkı?
Yüzlerde kuruyor gözyaşları -
Bir ülke haritasıdır her birinin izi.
Diller mi, anne?
Diller hep göçmen dili kaldı.
…Ve şimdi anne,
Ben her gece-
Apak tülbentler asıyorum düşümde
Işıkları göçle sönen
Tüm evlerin pencerelerine.
Kadriye CESUR,
İstanbul