Genelde sinoptikler "Bugün Balkanlar'dan gelen soğuk hava akımı..." deyimi ile başlar söze; fakat bugün ülkemizde hava güneşli ve sıcaktı, birtek Bulgaristan'dan gelen protesto haberleri yarım milyona yakın kişinin seçim neşesini ve havasını bozdu sayılır.
Bu ana sebepten dolayı, bugün oy verme hakkına sahip olan vatandaşlarımız cumhurbaşkanı seçimine katılmayarak adeta protesto ettiler.
Halbuki eski yıllardaki cumhurbaşkanı seçimlerinde 100 bine yakın oy veriliyordu...
Sanırım, bugünkü oy sayısı 20 bini geçmez...
Birkaç seçim sandığı dolaştık ve kendi gözlerimizle hiç hoş olmayan manzarayı görmüş olduk.
Bu sefer ortalıkta ne bir seçmen kuyruğu vardı, ne de bir seçmen.
Geçen haftaya nazaran manzara bambaşkaydı.
Hatta, Bursa'daki Bulgaristan Konsolosluğu önünde bir saat beklememize rağmen, sadece 2 seçmen kadının oy vermek için geldiğini gördük...
Bu sefer cumhurbaşkanı seçimi için burada herhangi bir ajitasyon ve propaganda yapılmadı. Bunu adayların bizzat kendileri yapmalıydı.
Derneklerimizden de hiç ses gelmedi. Sokak ve caddelerde ne bir resim gördük, ne de seçime katılım çağrısı...
Bilindiği gibi, her zaman derneklerimiz konsolosluk yetkililerinin ricası üzerine yardım ve destek veriyorlar.
Çifte vatandaşlığa sahip göçmenler her zaman iki devlete karşı sadık, fedakar ve vefalı davranmakta, fazlasıyla siyasallaşmayıp genelde demokrasi ilkelerine yatkınlık gösterirler.
Bugünkü ilgisizliğin sebebi nedir?
Her şeyden önce sadece seçmenlerin değil, hepimizin vatandaşlık duygu ve iyi niyet düşünceleri incitilmiştir.
Çok gücendik ve birileri bizden mutlaka özür dilemelidir.
Başkent Sofya'daki Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği önündeki yasa dışı ve haksız protestolar bizlerin onuruna ve gururuna dokundu.
Artı Kapitan Andreevo'daki yolcu otobüslerinin uzun saatler boyu boş yere bekletilmesi ve bugünkü yine aynı noktada uluslararası otobanın defalarca kapatılması herkesi çileden çıkarmıştır ve gerginliğe yol açmıştır.
Göçmen kardeşimiz bugün oyunu vermedi ve sanki Bulgaristan tarafı Türkiye'deki seçmene, bu sefer senin oyuna gereksinim duymuyorum demek istemiştir...
Geçen haftaki seçmen aktivitesini çok yüksek ve sansasyonel saymamamız gerek, sonuçta eski cumhurbaşkanı seçimlerinde daha yüksek sonuçlara ulaşmıştık. O adayların hiç birinin Türk asıllı olmadığını da belirtelim...
Doğrudur, geçen haftaki adayların birisi Türk asıllıydı ve gayet doğal olarak ilgimizi çekti ve heyecan yarattı, fakat bugün gözler Mustafa Karadayı'nın yerini dolduracak adayı göremediler ve evde kalmayı tercih ettiler.
İki devlet arasında suni, beklenmeyen ve yersiz bir şekilde yaratılmak istenen gerginlik başarısızlığa uğratılacaktır.
Geçen haftaki seçimlerde bazı sandıklardan 1500'e yakın oy çıkması çok konuşuldu.
Şunu da hatırlatmakta yarar var. Türkiye'deki seçmen genelde eğitimli ve entelektüel sınıfından. Bunların çoğu Bulgaristan'da üniversite ve lise okumuş kişiler. Şimdi kalkıp bizim seçmenimizin Bulgarca bilmediğini söylemek abesle iştigaldir. Yani boş işlerdir. Bazı 85-90 yaşına girmiş seçmenler resmi dili bilmeyebilirler; fakat böyleleri zaten seçimlere katılmıyorlar...
Anlaşıldığı gibi, Türkiye'de bulunan beş seçmenden birisi oyunu vermekte.
Eğer demokratik seçim ilkelerine ve propagandalarına uyulmuş olsa, buradaki seçmen potensiali zaten kendiliğinden daha fazla yükselecektir.
Bir de, göçmen seçmen sadece bir oy deposu olarak görülmemeli ve sadece gerektiği zaman kullanılmamalı.
Bu bir hakaret ve aşağılanmadır.
Bir sözle, belki de bir milyondan fazla göçmen, memleketleri Bulgaristan'dan ve resmi makamlardan daha fazla ilgi, kaygı, sıcaklık ve tasalanma beklemekte; çünkü sadece bunu hak etmekteyiz...
Sn. M. Topçu, Bulgaristan 'da 2021 ''Parlamento ve Cumhurbaşkanı'' seçimleri ile ilgili yazdınız, okuyucularımıza gerçekleri yansıtınız ve aydınlattığınız için SİZLERİ gönülden tebrik ediyorum.