Komplo teorilerini bir tarafa bırakacak olursak, her şeyin ötesinde doğanın kendi dengesi vardır. Mükemmel ayar mekanizmaları ile her zaman kusursuz denge sağlanır. Zorlanmaya başlayınca, krize girdiğinde doğal seleksyon mekanizmalarını devreye sokar, kendini resetlemeye başlar ve her zaman dengesini bulur. İnsan medeniyeti varoluşundan bu yana birçok evrimden geçerek gelişim konusunda inanılmaz mesafeler kat etmiş, etmeye devam ediyor. Ancak doğaya, ilahi güce karşı ne kadar çaresiz olduğunu bu salgın ile beraber bir defa daha gördük.
PAYLAŞ
Ortaya çıkan Corona salgını tüm dünyayı etkisi altına almakla kalmadı, üç ay gibi kısa bir sürede paranoyaya dönüştü. Hayatın doğal akışını değiştirdi, kitleleri adeta esir aldı. Bu cinnet durumları gündeme komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Bu iddiaları güçlendiren verilen de yok değil. Mesela bu virüsün mutasyon özelliklerinin yok denecek kadar az olması. Hiç kimse sık sık mutasyon geçiren bir canlıyı ortalığa bilerek bırakamaz. Çünkü ne kadar tedbir alınırsa alınsın, uğradığı değişimler nedeniyle her an kontrolden çıkma potansiyeli taşıyacaktır.
Bu komplo spekülasyonları doğrudur değildir. Esas olan gerçeklerdir. Realiteye bakınca da global çapta dünya nüfusunun ciddi şekilde dengesinin bozulduğu bir gerçektir. Toplum psikolojisini etki altına alma niyeti ile virüs suni olarak yaratılmışsa fazlasıyla amacına ulaşıldığı ortada. Marketlerin raflarını boşaltacak veya sıradan bir kolonya için yüz metrelik kuyrukta saatlerce bekleyecek kadar akıl tutulmasına ne sebep olabilir?
Tabi ki, korku ki, ölüm korkusu taşıyan ne çok da insan varmış hayret. Hiçbir duygu korkudan daha güçlü olamaz. Toplumu manipüle ederek etki altına alma konusunda daha fazlasını merak edenler Gustave Le Bon'un "Kitleler psikolojisi" kitabını okuyabilirler. Daha 19. y.y. yazılmasına rağmen, toplumun sürü psikolojisini çok iyi analiz etmiş ve bu alanda yazılmış en iyi kitapların başında gelmekte.
Ancak, toplumu manipule etme gayretleri çift taraflı keskin bıçaktır. Korku ile toplum sürü haline getirilebilir ama toplumdaki bireylerin psikolojisi labilleşir ve bir o kadar da kontrol edilemez hal alır. Yani bu korku ortamı bir anda bunu yaratanların aleyhine dönebilir ki, tarihte buna birçok örnek de var.
Diğer yandan, bu virüs gerçekten yansıtıldığı kadar insanoğlu için bir tehdit mi, yoksa biraz abartılıyor mu? Hastalığa yakalanma ve özellikle ölüm oranlarına bakıldığında aşırı telaş yapılacak bir durum yok. DSÖ'nun (Dünya Sağlık Örgütü) olayı bu kadar ciddiye almasının sebebi, hastalığın kendisinden ziyade olayın kontrollerinde olmamasından dolayıdır. Ne yayılma açısından, ne de tedavi yöntemleri açısından ellerinden pek bir şey gelmemesindendir.
Yoksa, virüsün mortalitesine (ölüm oranı) bakıldığında benzer salgınlardan çok daha tehlikeli değil. Çare mi?
Peygamberimiz hadisinde cevabını vermiş:
"Allah temizleri sever!"
Komplo teorilerini bir tarafa bırakacak olursak, her şeyin ötesinde doğanın kendi dengesi vardır. Mükemmel ayar mekanizmaları ile her zaman kusursuz denge sağlanır. Zorlanmaya başlayınca, krize girdiğinde doğal seleksyon mekanizmalarını devreye sokar, kendini resetlemeye başlar ve her zaman dengesini bulur. İnsan medeniyeti varoluşundan bu yana birçok evrimden geçerek gelişim konusunda inanılmaz mesafeler kat etmiş, etmeye devam ediyor. Ancak doğaya, ilahi güce karşı ne kadar çaresiz olduğunu bu salgın ile beraber bir defa daha gördük.
Bir güç zaman zaman kendini kaybeden insanoğluna ayar verir. Tarihte benzer birçok salgın veya felaketler yaşandığını biliyoruz. Bu musibetle belli zaman sonra başladığı gibi aniden yok olup gider. Bu Corona da bir süre sonra yok olup gidecek.
Ancak, hiç bir alanda; ne ekonomik, ne siyasi, ne de herhangi başka bir alanda, artık hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını hep beraber göreceğiz.