CAMİLERİMİZ MÜZEYE DÖNÜŞTÜRÜLÜRKEN SUSMAK...

* Bazen memleketteki gazetecilerle kendi aramızda durum tespiti yapıyoruz. Bana bazı tüyolar veriyorlar, kendilerini sıradan bir bilgiyi gizlice fısıldamaya mecbur bırakanlar utansınlar.  * Günümüzde güya sansür ve siyasi polis yok deniyor, fakat acımasız mafyanın köteği var. Kötekçilerin bey babaları ise bizim eski tanıdık sansürcüler oluyor. Yani, ülkemizde değişen bir şey yok, hatta git gide durumlar faşizmin rengini almakta. * Sofya, Köstendil, Eski Zağra ve Karlıova'daki bazı camilerin akıbetini biliyoruz, çünkü müzeye dönüştürülen her camimize daha ziyade imam veya mümin giremez oluyor. Bizim ecdadımız, sonuçta bu camileri müze atraksiyon şhow yeri olarak inşa etmemiş.  

Bazen memleketteki gazetecilerle kendi aramızda durum tespiti yapıyoruz. Bana bazı tüyolar veriyorlar, kendilerini sıradan bir bilgiyi gizlice fısıldamaya mecbur bırakanlar utansınlar.

Vaktinde katı bir sansür vardı, Kırcaali ofisinde oturan sansürcü başı Yarbay (Podpolkovnik) Mişovski'yi eski gazeteciler hala unutmamıştır. Bir de siyasi polisin yakından takibi ve baskısı hakimdi. Onlar ise bazı yazılarımız çıktıktan sonra devreye giriyorlardı. Bir şairimiz, "Arda boyundan sıcak lodos esiyor" diye yazmıştı ve az daha hapis damını boylayacaktı, çünkü bu mısrada, bizim arkamızda Türkiye duruyor manası tespit edilmişti...

Şimdilerde bu denli saçmalıklara gülüp geçmekteyiz, günümüzde güya sansür ve siyasi polis yok deniyor, fakat acımasız mafyanın köteği var. Kötekçilerin bey babaları ise bizim eski tanıdık sansürcüler oluyor. Yani, ülkemizde değişen bir şey yok, hatta git gide durumlar faşizmin rengini almakta.

Bizim Nahit başlık atmış; "HÖH'ün dışında siyasi parti yok" diye, aslında bu yönde bir göçmen derneği yöneticisi beyanat vermiş. Ama Kırcaalili başka bir gazeteci kulağıma şunları fısıldamakta;" Mümün aga, DPS'de parti değil ki, devletin kurduğu bir mafya çetesi işte, diğer partiler de mafyanın kurduğu küçük mafyacıklardır, kısacası hepsi bizim alın terimizi sömürmeye ortaya çıkmış mafya - partileri..."

Kırcaalili gazetecileri konuşturduktan sonra, şimdi biraz da kuzeye yönelelim.TİKA'nın Razgrad'ta bir kiliseyi restore etme niyeti, günün manşeti olmuş. Hatta, bu ilimizin Türk kökenli valisi, inançlı insanlar, kötü olamazlar diyor ve günümüzde daha fazla insanın dinle yüzleştiğini ve ona gönül bağladıklarını belirtmekte.

Şahsen beni, Hristiyan dinin gelişimi fazla alakadar etmez, fakat valimizin bu sözleri Müslümanlık için de geçerliyse, bundan mutlu olurum.

Bir de Sayın Valimiz Günay Hüsmen'den şunu rica ediyorum, Razgrad'taki İbrahim Paşa Camisi restorasyondan sonra, müze olacakmış, böyle bir statüye kavuşmuş olsa bile, lütfen, burada ibadet etme yasaklanmasın! Şimdiden Şumnu'daki Tombul Cami için de aynı akıbet öngörülmekte...

Sofya, Köstendil, Eski Zağra ve Karlıova'daki bazı camilerin akıbetini biliyoruz, çünkü müzeye dönüştürülen her camimize daha ziyade imam veya mümin giremez oluyor.

Bizim ecdadımız, sonuçta bu camileri müze atraksiyon şhow yeri olarak inşa etmemiş.

Gidişata bakılırsa, yakın zamanda Başmüftüyü de Cami Müzeleri müdürü tayin ederler.

Bu arada Türkiye´de toplam 1388 adet tescilli kilise bulunmakta...

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme