Bizler, kendi kendimizin dilini bir bahar çiçeği gibi kökünden koparıp, yok ettik. Birer Nazi gibi çocuklarımızın ağzına siyah bant çektik. Gönüllü bir şekilde sağır ve dilsiz olmayı tercih etmekteyiz. Dilimizi kökünden koparıp, özürlü kalmayı yeğliyoruz. Bilmem bu alemde bizim gibi başka bir millet var mı?
PAYLAŞ
ÇALSIN TAMTAMLAR; SEFERBERLİK İLAN EDİYORUZ
* Otuz "özgür" yılı arkamızda bıraktık ama Türkçemizi halen doğru düzgün kullanamıyoruz, bilmiyoruz, okumuyoruz ve umursamıyoruz.
* Kendi dilimizi bir bahar çiçeği gibi kökünden koparıp, yok ettik.
* Birer Nazi gibi çocuklarımızın ağzına siyah bant çektik.
* Evet, dilimizi kaybetmenin, son evresine girmiş durumdayız.
Dilimizden, güzelim Türkçemizden dem vurmaktayız bugün. Ecdadımızın, dedemizin, ninemizin ağzından dökülen sözcüklerden. Sadece bizim dilimiz bu. Dünya ve çevremizle irtibat kurduğumuz, kendimizi ifade edebildiğimiz dilimiz. İlkin "Anne!"diye seslendiğimiz dil...
Gün geldi, onu konuşmak bile. Yasaklanmıştı, yazmak bile dert olmuştu. Yazarlarımız, yazdıklarını toprağın altına gömüyorlardı. Artık otuz "özgür" yılı arkamızda bıraktık ama Türkçemizi halen doğru düzgün kullanamıyoruz, bilmiyoruz, okumuyoruz ve umursamıyoruz. Ne yazık ki, bu izahı ve savunması bulunmayan son derece vahim ve kritik durumun tek suçlusu kendimiz değimliyiz?
Bizler, kendi kendimizin dilini bir bahar çiçeği gibi kökünden koparıp, yok ettik. Birer Nazi gibi çocuklarımızın ağzına siyah bant çektik. Gönüllü bir şekilde sağır ve dilsiz olmayı tercih etmekteyiz. Dilimizi kökünden koparıp, özürlü kalmayı yeğliyoruz. Bilmem bu alemde bizim gibi başka bir millet var mı?
Güya, bugün dilimizin bayramıymış. Hem de ne biçim, davul zurnalı göstermelik ve günü birlik nümayişler tertiplemekteyiz??? Herkes, kendinden çok memnun, yüzlerimizde sevinç ve mutluluk ifadesi, kucaklarımızda demet demet kırmızı karanfiller...
Protokolün ön sıralarında ise, dilimizin kökünden koparılmasının suçluları, katilleri oturmakta. Buradan kendilerine sesleniyorum; "Hanımefendiler ve beyefendiler! Bu sahnelerden şu an bizim dilimizde ezbere şiirler okuyan, şarkılar söyleyen bu şen şakrak ve masum afacanlarımız, aslında okulda Türkçemizi okumuyorlar. A-b- c'nin, ne nasıl okunduğunu, ne de nasıl yazıldığını bile bilmiyorlar. Gidişata bakılırsa, belki de, bazıları bunu asla öğrenemeyecekler...
Bizim dilimizde, çok güzel bir kelime bulunmakta; Seferberlik! Nedir bunun anlam ve izahı? Memleketin, maddi ve manevi bütün güçlerinin (askeri, siyasi, ekonomik ve psikolojik güç) topyekun savaş ihtiyaçlarını karşılayacak ve savaşın devamını sağlayacak seviyeye getirilmesi; diğer bir deyimle maddi manevi bütün kuvvet ve kaynakların, savaş isteklerine göre hareket etmesi...
Evet, dilimizi kaybetmenin, son evresine girmiş durumdayız. Türkçe eğitim konusunda, bizim birilerinin gözünü boyamak için bayrama ihtiyacımız yok. Bizler, anadilini okuyamayan ve yazamayan çocuklarımıza işkence yapmayı bırakalım. Öncelikle dilimizi öğretelim onlara. Bayram sevinçlerini, kutlamaları ise en sona bırakalım. Biz bugün neyin bayramını kutluyoruz ki? Bir toplumun anadilinin katledişin hiç bayramı mı olur???
Protokol sahnesinde yer alan bunca kalın enseli vurdumduymaz karanlık tipin ağzından siz hiç,
"Arkadaşlar, Türkçe eğitim konusunda bir Milli Seferberlik ilan edelim ve anadilimizi okumayan çocuğumuz kalmasın!"
sözlerini duydunuz mu? Duyamazsınız, efendim! Çünkü şimdiye kadar icra ettikleri siyaset oyununun tek hedefi, ağzımızda ki dili koparıp yok etmekti. Nihayetinde bunu da başardılar...
Türkçe eğitim konusunda, Milli seferberlik ilan etmemiz gerekiyor! Diğer bir deyimle, maddi ve manevi bütün kuvvet ve kaynaklarımızı bu yönde seferber etmemiz gerekiyor. Bunun gerisi yalan ve göz boyamaktan ibarettir.