BULGARIN MEDYASI  AZDI

* Görevleri, Türkiye'yi yeşil eşek gözlüğünle görmek * Kim, utancından dolayı İstanbul'a gelemedi *Perde arkasındakiler,'ağır işçileri' gündelikçi olarak kiralıyorlar * Televizyon ekibi, şehitlerden yana değil, darbeci generallerden yanaydı. *Bulgaristan'a vahhabizmi kimler getirdi

BULGARIN MEDYASI AZDI * Görevleri, Türkiye'yi yeşil eşek gözlüğünle görmek * Kim, utancından dolayı İstanbul'a gelemedi *Perde arkasındakiler,"ağır işçileri" gündelikçi olarak kiralıyorlar * Televizyon ekibi, şehitlerden yana değil, darbeci generallerden yanaydı. *Bulgaristan'a vahhabizmi kimler getirdi Efem Mollov, Georgi Zelenogora ve Kamil Ramadan. Bulgaristan'da yaşıyorlar ama Türkiye'yi karalamakta baş çekiyorlar. Sanki, enselerine birer okkalı Osmanlı tokadı indirilmiş ve kuyruk acılarının nedeni bu. Ne ilginç ki, bunların her Türkiye karşıtlığından sonra, kendilerini yine Trakya veya Çanakkale bölgesindeki Pomakların arasında görmekteyim. Gelmesine buyursunlar ama Anadolu'ya hoşgörülerini kuşanıp ta gelsinler. Buralarda sesleri bayağı kısılırken ama hele Bulgar medyasının önüne çıktıklarında ise basbayağı aslan parçası kesiliyorlar. Belli ki, bu şahıslar bir takım karanlık odakların hizmetine alınmış ve görevleri, Türkiye'yi yeşil eşek gözlüğünle görmekten ibaret. Günümüzün Peevski patronluğundaki Bulgar medyası, Türkiye için gerçekdışı peyzajlar yaratabilmek yükümlüğünü büyük bir marifet olarak saymakta. Aslında ise, Türkiye'nin bu küçük komşusuna, kayda değer, herhangi fazla bir ilgisi bile bulunmuyor. Hatta geçenlerde Boyko'nun ziyaretini, hemen hemen burada hiç bir medya anmadı bile. Bu arada, Türkiye'ye demokrasi dersi vermeye kalkışan Radev Paşa, geçenlerde İstanbul'da düzenlenen çok önemli Karadeniz Ekonomik İşbirliği Topantısı'na, sarf ettiği sözlerinden dolayı, mahcup olup gelemedi... Bulgar medyasına neler oldu, bu azgınlığın sebebi nedir? Kimin ölümü yaklaştı? Galiba, bunun tek nedeni, ülkenin ağır gündemini değiştirip ve başka yöne çekerek, hayduk kılıklı oligarsların rahatsız olmamasını sağlamak, iktidarlarını "ölümsüzleştirmek"... İşte sırf bundan dolayı, perde arkasındakiler, Peevski, Doğan, Simeonov, Mollov, Zelenogora ve Ramadan gibi "ağır işçileri" gündelikçi olarak kiralıyorlar. Türkiye'deki askeri darbe girişiminin ilk günleriydi. Bursa'ya Nova Tivi'nin bir ekibi geldi. Daha önceden, benden randevu almışlardı. Bojidar Grozev, güya ülkenin en iyi yorumcularından birisiymiş. Bana çalıştığı kurumun sahiplerinin İsveçli olduğunu söyledi, geldikleri yol güzergahı için de doğruyu belirtmedi. Halbuki, ben Nova Tivi'nin patronunun, Atina'daki Türk düşmanı Antena markası olduğunu biliyordum.Ayrıca, bir de feribotla geldiklerini öğrenmem beni hiç de zorlamadı. Burada, asıl değinmek istediğim husus farklı. Canlı yayın yapabilecek donanımlı bu televizyon ekibi üç kişiden ibaretti, altlarında bir de lüks cip vardı. Bayağı para harcamışlardı, ama biliyor musunuz, Türkiye'ye neden gelmişlerdi? Bu sözde gazeteciler, askeri darbe girişimi teşebbüsünde bulunanların ve onların aileleriyle, kendilerini görüştürmemi istiyorlardı benden. Bula bula onlarla reportaj yapacaklarımı. O günlerde zaten buna bir imkan yoktu. Bir anlamı da yoktu, çünkü Ankara ve İstanbul'da darbecilerin öldürdüğü yüzlerce masum insan vardı. Meclis binası bombalanmıştı, fakat konuk televizyon ekibi, şehitlerden yana değil, apaçık katil darbeci generallerden yanaydı. Ben ise insanlığımdan utanarak, yerin dibine girmiştim... Geçenlerde, cumhurbaşkanı adayı Kamil Ramadan ile yapılan bir söyleşiyi okuduğumda yine aynı his ve duygulara kapıldım. Bulgaristan'ın geleceği beni daha fazla tedirgin etmişti, çünkü bu herif yalan dolana sarılmıştı. Hayali bir aynada, kendini bir dev olarak görüyordu. Halbuki, geçmiş seçimlerde sadece 700 oy kazanabilmişti. Aynı Kamil Ramadan, bir gün Çeçen diktatör Ramazan Kadirov'un sofrasında, ertesi gün bizzat Putin ile görüşüyor. Daha sonra ise MOSSAD ajanlarının elinde bir tutsak. Güya, Yahudiler, kendisine iki milyon dolar vermişler ve ondan Suudi bir şeyhi ayaklarına kadar getirmesini emretmişler ama o ise hemen Sofya'ya doğru tüymüş. İşte bu tür uyduruk masallarla uyutulmakta zavallı Bulgarlar ve sabahları uyandıklarında işte bundan dolayı, kendilerini bir Türk bayrağı gölgesi altında görmekteler... Bu söyleşinin asıl vurgusu, Kadirov'un daçasının şaşalı görüntüsü değildi, güdülen hedef, bir kez daha Türkiye'ye ve Tayip Erdoğan'a saldırmaktı. Kamil Ramadan'a göre, Tayip Edoğan, Bulgaristan'ın milli güvenliğini tehdit ediyormuş, hatta, bütün Avrupa bile büyük tehdit altındaymış… Neymişsin sen, be Tayip amca? Yeni türemiş olan bu Bulgar "siyasetçisi", nedense bunun nasıl gerçeğe dönüşebileceğine asla değinmiyor. Maksadı, çamur atıp, cebe birkaç kopeyk daha indirebilmek. İşte bu tür asparagas yayınlarla körüklenmekte şu malum Bulgar "patriotizmi". Bulgaristan'daki çoğu siyasetçi zaten aynı köhne zihniyette. Asıl bunlar bu ülkenin milli güvenliğini tehdit ediyorlar. Kamil Ramadan gibi birisinin, terörist ve katil Ramazan Kadirov'la ne işi olabilir? Ondan neyi öğrenebilir? Ya da vahhabi Arap şeyhlerinle ne gibi bağlantısı bulunmakta? Bunların bazıları, mevcut radikal İslamın finansör konumunda değil mi? Sorgulamadan edemiyoruz. Ya Bulgaristan'a vahhabizmi kimler getirdi? Bunu hiç düşündünüz mü? Hangi beyin takımı, vaktinde DS istihbaratçısını ve eski Başmüftüyü, Arap ülkelerine hangi görevle gönderdi. Aynı Nedim Gencev, Araplardan kopardığı parayla, Sofya'ya da İslam Kültür Merkezi kurmak istiyordu. Demek ki, birilerinin hedefinde, Bulgaristan'daki geleneksel Sunni İslamı, vahabbizımla değiştirmekte var... Aynı karanlık güçler, daha 1990 yıllarının başında, bu ülkeye gizlice Fetullah Gülen hareketinin yerleşmesini sağladı. Pazarciklı Çingene kadınlar, Suudi Arabistanlı hemcinsleri gibi kara çarşaflara büründü. Hatta bunların liderleri, Bulgarları kesmekle tehdit etti. Daha doğrusu tehdit etmeye mecbur bırakıldı… Türkiye'de var olmayan vahhabizım, Bulgaristan'da nasıl yeşersin ki? Nedim Gençev ve Kamil Ramadan gibi avantürsitlerin, vahhabi Arap şeyhlerinin kucağına oturtulması, ya da Çeçenistan'daki kazaçok oyunları, Bulgaristan'a aklı selim bir gelecek vaat etmemekte. Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme