BULGAR İSİMLERİ, BAHANELER VE SOYSUZLUK ( 1 )

* Kaldı ki, ne olursa olsun, bir insan anne ve babasının verdiği isim yerine Bulgar ismini tercih eder mi? İnsan kendi kimliğinden utanır mı? Bunu inkar etmek soyunu, her şeyden öte kendini inkar etmek demektir. Bir insan kendini inkar eder mi? Sonuç olarak, isimlerini geri almayanların, bu tür saçma sapan bahane uydurmaları tamamen yersizdir ve hiç bir dayanağı yoktur.*Velev ki, isimlerden dolayı kasıt ve art niyet var. İnsanın en önemli varlığı onur ve şerefidir. Bir kişinin onur ve şerefi de onun kimliğidir. Bir kişi, art niyetli davranılıyor diye, ki öyle bir şey de yok, onurundan ve şerefinden taviz verir mi?

BULGAR İSİMLERİ, BAHANELER VE SOYSUZLUK ( 1 )

Osmanlıdan sonra, Balkanlar'da kalan Türk ve Müslüman nüfusa karşı sistematik asimilasyon politikaları uygulanmıştır. Bu yaklaşımın belki de en radikal olanı, Bulgaristan Türklerine karşı geçen asrın seksenli yılların ortasında yapılanlardır.

"Soya dönüş" adı altında oradaki Soydaşlarımızın isimleri Bulgar isimlerle değiştirilmiştir. Ama bu yaklaşım kısa sürede isyana dönüşmüş ve Bulgaristan başta olmak üzere, bütün "demir perde" ülkelerini de etkileyerek, buralardaki totaliter rejimlerin yıkılması ile sonuçlanmıştır.

Demokrasiye geçişle beraber, damarlarında ve bedenlerinde gerçek Türk kanı ve ruhu taşıyan Soydaşlarımız, hemen gerçek adlarını geri almak için, gerekli müracaatlarda bulunmuşlardır.

Ancak bir kesimin hala kendilerine dayatılan bu isimlerle dolaşmaya devam ettikleri görülmekte.

Buna gerekçe olarak da akla ziyan bahaneler ileri sürülmekte. Neymiş? Dış ülkelere gittiklerinde, Türk ve Müslüman isimlerinden dolayı onlara art niyetli yaklaşılıyormuş…

İş bulmakta zorlanıyorlarmış, çalıştıkları yerlerde haksız yaklaşımlara maruz kalıyorlarmış, sınır kapılarında sıkıntılar yaşanıyormuş.

Peki, bunlar gerçek mi, yoksa kanı ve genetiği bozukların uydurdukları bahaneler mi?

Bu soruya cevap vermeden önce, Avrupa başta olmak üzere, dünyanın gelişmiş ülkelerinde yaşayan, çalışan, görev yapan veya değişik sebeplerle seyahat eden milyonlarca Türk veya diğer Müslüman ülkelerden gelen kişilerin durumuna bakmak lazım.

Herkesin oralarda belli sebeplerle bulunan tanıdıkları olduğu gibi, bizim de yüzlerce eşimiz, dostumuz ve akrabalarımız vardır. Tanıdığımız çalışan arkadaşlarımız vardır, oralarda görev yapanlar vardır, eğitim görenler vardır, kongrelere veya turistik gezilere giden yakınlarımız vardır. Bunların tek bir tanesinden bile duymadık ki, isimlerinden dolayı onlara art niyetli yaklaşılsın. Böyle bir şey var mı diye sorduğumuzda da; “Oralarda kişileri isimlere göre değil, yaptıklarına göre değerlendirirler, ona göre saygı gösterirler” diye cevap vermişlerdir. İşinizi veya oralarda bulunma sebebinizi laikiyle yaptığınız sürece, oralarda genel toplumsal kurallara saygı gösterdiğiniz sürece, adamlar da size fazlasıyla saygı gösterir diyorlar.

Bunun öyle olduğu, oralarda artık dördüncü kuşak olarak çalışan ve yaşayan gurbetçilerimizin durumundan bellidir. Gurbetçilerimizin veya diğer ülkelerden gelen Müslüman kişilerin arasından iş adamından, akademisyenine, üst düzey politikacısından bürokratına kadar yükselmeyi başarmış kişilerden belli. Aynı durum Bulgaristan'dan giden Soydaşlarımız için de geçerlidir. Oralarda iş adamı olan da vardır, doktor, mühendis, öğretmen ve polis memuru gibi her türlü mesleği icra eden de, hayatın her alanında yükselmeyi başaran da. Bunlar bu mertebelere Hristiyan ismi alarak mı ulaştı, yoksa kendi çalışkanlığı, dürüstlüğü ve ahlakı sayesinde mi? Yani bu durumlar, adamların bir kişiyi öncelikle onun çalışkanlığı, dürüstlüğü, ahlakı ve bulundukları ülkelerin toplumsal değerlerine gösterdikleri saygıya göre değerlendirdiklerinin bir göstergesidir.

Kimse masal anlatmasın! Yok, Avrupa'da Türk ismi olanlara iyi bakılmıyormuş! Yok, hor görülüyormuş! Yok, sınırlarda sıkıntı çektiriliyormuş!

Bunların hepsi palavra ve bahane. Şimdi hiç kimse bazı örnekler vermeye kalkışarak, burada itiraz etmeye kalkışmasın. Neyin ne olduğunu çok iyi biliyoruz.

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi, oralarda fazlasıyla çalışan, eğitim gören ve ikamet eden tanıdık eş, dost ve arkadaşımız vardır. Avrupa'da kimse senin kimliğine bakmaz. Adamlar öncelikle senin çalışkanlığına, dürüstlüğüne ve karakterine, özetle adam olup olmadığına bakar, senin kimliğinde yazılan isme değil. Oralarda birileri hakkında kovuşturma ve kötü muamele yapılıyorsa, bu Türk isimli olduğundan değil, ahlaksızlık ve şerefsizlik yaptığından, oradaki genel görgü kurallarına, kanunlara ve düzene uymadığındandır. Aynen buradaki Suriyelilerle yaşanan durumu gibi. Kimse, işine gücüne bakan, toplumsal adet ve örflerimize uyan bir Suriyeliye, Suriyeli olduğu için art niyetli yaklaşmaz. Oralarda da kimse senin Türk ismin var diye sana ikinci sınıf muamelesi yapmaz. İşinin ehli olup olmadığına, oradaki toplumun kurallarına saygı gösterip göstermediğine göre seni değerlendirirler, kimliğine veya etnik aidatına göre değil.

Tabi ki, her yerde olduğu gibi, ülkemiz de dahil, oralarda da kafatasçı ırkçı kesimler vardır. Tabi ki, bazı kişiler etnik kimliğinize göre yaklaşım gösterebilir. Tabi ki, bazı kendini bilmez görevliler sınır kapılarında kimliğinize göre kasıtlı yaklaşımlarda bulunabilir. İstisnai durumlar, art niyetli yaklaşımlar her yerde olduğu gibi, oralarda da zaman zaman ortaya çıkabilir. Ki böyle durumlar ülkemizde de görülebiliyor. Mesela, kendi gümrük kapılarımızda insanımızın maruz kaldığı olumsuz davranışların, Avrupa ülkelerine göre çok daha sık yaşandığı konusunda iddiaya girmek isteyen var mı? İstisnaları örnek göstererek, kimse olayları genelleştirmeye kalkışmasın.

Avrupa veya bazı gelişmiş ülkelerde genel olarak Müslüman kimliğine karşı bir rezistansın olduğu da doğrudur, ama bu durum genelde onların kültür ve toplumsal kurallarına aykırı hareket edenlere karşı oluşan bir tepkidir.

Kaldı ki, ne olursa olsun, bir insan anne ve babasının verdiği isim yerine Bulgar ismini tercih eder mi? İnsan kendi kimliğinden utanır mı? Bunu inkar etmek soyunu, her şeyden öte kendini inkar etmek demektir. Bir insan kendini inkar eder mi? Sonuç olarak, isimlerini geri almayanların, bu tür saçma sapan bahane uydurmaları tamamen yersizdir ve hiç bir dayanağı yoktur.

Burada, belki de, istisna olarak sadece gittikleri dış ülkelerde, miras ve boşanma durumları gibi sebeplerle isimlerini geri almak birçok sıkıntı yaratacağından Bulgar isimleri ile kalmalarına geçerli sebep olabilir. Ancak bu tür kişiler istisna olabilirler ama bunun dışında yukarıda saydığımız sebepleri bahane edenlerin gerekçeleri palavradan başka bir şey değildir. Ki bunların özürleri kabahatlerinden büyük.

Velev ki, isimlerden dolayı kasıt ve art niyet var. İnsanın en önemli varlığı onur ve şerefidir. Bir kişinin onur ve şerefi de onun kimliğidir. Bir kişi, art niyetli davranılıyor diye, ki öyle bir şey de yok, onurundan ve şerefinden taviz verir mi?

Bunu yapanlara ve soyunu inkar edenlere de ne denildiğini yazmaya gerek yok sanırız. Yine de ne denildiğini anlamayan varsa, başlığa bir baksın…

Gürçay CEM

Bakmadan Geçme