BOYKO VE DAYKO'NUN 'EVLATLIKLARI'
Bindik Balkanlar'ın sırtına ve hep beraber gidiyoruz işte bir alamete doğru. Kendimizden başka herkesi baş tacı ederken, neden aramızda varolan selamı kelamı kestik? Çalıp çırpmakla, işportadan takım elbise giymekle, ne vekil olunur ne de mahalle muhtarı… Belediyelerin 'evlatlıkları' her an teyakkuz halinde ve diken üstünde.
BOYKO VE DAYKO'NUN “EVLATLIKLARI”
- Bindik Balkanlar'ın sırtına ve hep beraber gidiyoruz işte bir alamete doğru.
- Kendimizden başka herkesi baş tacı ederken, neden aramızda varolan selamı kelamı kestik?
- Çalıp çırpmakla, işportadan takım elbise giymekle, ne vekil olunur ne de mahalle muhtarı…
- Belediyelerin “evlatlıkları” her an teyakkuz halinde ve diken üstünde.
Adımız var, şanımız ve sanımız yok. Akıncı torunuyuz, pehlivan soyundanız ama yaptırım gücümüz sıfır. Bindik Balkanlar'ın sırtına ve hep beraber gidiyoruz işte bir alamete doğru!
Neden toparlanıp gerçek bir topluluk olamıyoruz? Herhalde, iki kişi bir araya gelip, üçüncüsünün mezarını kazmaktandır. Çoktan ölü toprağı serpilmiş bizim üzerimize ve bundan haberimiz yok...
Deliorman, Kırcaali bizim derken, Bursa, İzmir ve İstanbul bize meskun olmuşken, kendimizden başka herkesi baş tacı ederken, neden aramızdaki selamı kelamı kestik? Zor durumdakinin kapısını ve yüzünü unuttuk. Dedelerimiz bize selamı, saygıyı, paylaşımı ve kardeşliği hiç öğretmedi mi? Ben iyi olayım, kazançlı çıkayım, gerisi neyime görüşü, bir çoğumuzun zihnine adeta kazınmış, halbuki bıçağın kemik sapı elimizde ve kendi istikbalimizin önünü kıtır kıtır dilimliyoruz…
Alın teri dökmeden, iyi niyet kuşanmadan, kimse saygın bir kişiliğe sahip olamaz. Çalıp çırpmakla, işportadan takım elbise giymekle, ne vekil olunur, ne de mahalle muhtarı…
Eskiden,”Üstü forma, içini hiç sorma!”diye bir laf ederdi rahmetli Şükrü dedem. Görüldüğü gibi, hala boş kafalı zirzopların elinde bütün saltanat ve caka. Vaktinde bizim dağ başında Kafalılar, Setereliler ve Topal Yusuflar nam salmış yürümüş. Bunların eşkıya mı, halk savunucusu mu oldukları pek bilinmiyor…
Efsaneler bir yana ama günümüzün başıbozuklarına ne demeli? Uyanıklar ve dürüstler, bu cahil şürekaya itaat edeceğine alıp kaçmışlar buralardan. Kalanların bir kısmı ise kör ve sağır rolünü bayağı iyi oynamakta. Bir de belediyelerin “evlatlık edindikleri” palazlandıkça palazlanmakta ama onlar her an teyakkuz halinde ve diken üstünde. Yanlış bir adım, yanlış bir söz ve tatlı evlatlık serüvenine son! Bu korkutucu ilkelliğe sadık kalmaya mecburlar, iliklerine kadar işlemiş olan korku ve tereddütlerden dolayı, artık bu Boyko ve Dayko'nun beslemelerini bizden saymasak da olur...
Mümin TOPÇU