*** Siyah perdeleri ve arkasında gizlenenleri yok etmek bunca zor mu da diyebilirsiniz. Belki de, zor değildir ama 32 yıldır arzulanan değişim ve farkındalık bir türlü gerçekleşmedi...
*** Karadayı, Borino'daki 'aile otellerini', Doğan ise 'saraylarını ve termik santralını' çoktan hazineye devretmeliydiler. Danço Mentata veya Atalay gibileri yeniden meclise girmemeliydiler.
*** DPS, 'Демократична България'partisine destek verecekmiş. Bir nevi, kendilerinin elinden sarayları almak isteyenlere gönüllü teslim olmaya razı geliyorlar...
PAYLAŞ
Bayağı şüphe uyandırıcı bir gecikmeden sonra, seçim sonuçları belli oldu ve sırası gelmişken birkaç kelam daha edebiliriz.
Mevcut anayasanın ve yasaların uygulanmadığı bir ülkede her türlü yolsuzluk olabiliyor.
Ne idüğü belirsiz bir tip, perde arkasında gizlenenlerden aldığı sihirli güçle, devletin başına mafyavari bir şekilde, sadece kendisinin emirlerine itaat edecek bir başbakan ve başsavcı tayin edebiliyorsa, burada herhangi bir demokrasi varlığından dem vuramayız...
Doğrudur, koskoca 240 üyelik bir meclis seçtik. Aralarında yeterince Türk asıllı milletvekili de bulunmakta, fakat yine de demokratik unsurlara dayalı kazanım beklentilerimiz olmasın, çünkü her zaman en son ve önemli kararları, işte zikrettiğim o perde arkasındakiler verecektir.
Bu siyah perdeleri ve arkasında gizlenenleri yok etmek bunca zor mu da diyebilirsiniz. Belki de, zor değildir ama 32 yıldır arzulanan değişim ve farkındalık bir türlü gerçekleşmedi...
Siyasiler (ben bunların çoğuna mafiot derim ), bu seçimlerin çok önemli olduğunu tekrarladılar, hele "bizimkiler" bir takım uyduruk "restartan" ( tekrardan, yeniden başlatmak ) bahsettiler durdular.
O zaman Karadayı, Borino'daki "aile otellerini", Doğan ise "saraylarını ve termik santralını" çoktan hazineye devretmeliydi.
Danço Mentata veya Atalay gibileri yeniden meclise girmemeliydiler.
Bir sözle, restart ilk önce kendilerinden başlatılmalı. Bütün devlet mekanizmalarını çalışamaz bir kritik durma getirenlere mi kalmış, onları yeniden sağlam rayları oturtmak?
Ortada çok acı bir gerçek yatmakta.
Siyaset takımı - iktidar veya muhalefet güçleri, Bulgaristan toplumundaki bütün dinamikleri bilmiyorlar, halktan mesafeli bir duruş sergilemeye devam ediyorlar.
Örnek olarak, son dönemde yıldızı parlayan „Демократична България“ partisini gösterebiliriz.
Kırcaali bölgesinde yaşayan insanların arzuları ve etnik dağılım doğrultusunda hareket etmiş olsalardı, liste başına asla Türklerin sevmediği bir şahsı monte etmezlerdi.
Yine Kırcaali'den milletvekili seçilen Mukaddes Nalbant ve Adlen Şevket'e ne denir, kendileri şimdiye dek ne gibi bir varlık gösterdiler...
Bir önceki seçimlerde antidepese güçlerinin kazandığı 100 bin aşrın oy şimdi nereye kayboldu?
Bu oyların DPS'ye ve başka partilere gitmediğine göre, demek ki, bu seçmenler hiç oy kullanmadılar...
L. Mestan'ın çağrısı üzerine, Hristo İvanov'un partisine de oy vermediler.
Şimdi hükümet kurma krizi eşiğindeyiz.
DPS, "Демократична България"partisine destek verecekmiş. Bir nevi, kendilerinin elinden sarayları almak isteyenlere gönüllü teslim olmaya razı geliyorlar.
Yani Doğan, İvanov'a teslim mi olacak sanıyorsunuz?
Tabi ki, bu bir oyun. Aynı İvanov'u Rosenets'e ve Bursa'ya, aynı Doğan'ın göndermediği ne malum?
Şimdilerde herkes şaşkın ve çaresiz.
Boyko, perişan.
Doğan, korkudan titremekte, bunca saltanat bir anda yok olabilir.
Ya Şişi nerelerde? Bizim Kırcaali Türklerinin milletvekili adayı olarak gösterdiği tontondan bahsediyorum...