BİZLER NEYİN PEŞİNDEYİZ
Hayata bakış açımda asla 'Ahım gitmiş vahım kalmış!' demem, çünkü bizler aynı kazanın içinde (komünizm) hep beraber fokur fokur kaynadık ve böylece pek çok özel 'ayarımız' arızalandı. 'Kavram' fakirliğimiz, 'Sıfat' eksikliğimiz, anlama, anlatma yeteneğimiz ve kabiliyetimiz hiç olmadı. Çünkü pek çok 'yapay perdeleri' ve 'engelleri' göremedik, anlayamadık. Fakat üzülerek ifade ediyorum, af buyurun, bizim aydınlarımız 'öncü boğaları' gibi hep önde gittiler ve sonunda olanlar oldu. Ben onlara 'menfaatçiler', çıkarcılar diyorum.
BİZLER NEYİN PEŞİNDEYİZ
Hayata bakış açımda asla "Ahım gitmiş vahım kalmış!" demem, çünkü bizler aynı kazanın içinde (komünizm) hep beraber fokur fokur kaynadık ve böylece pek çok özel "ayarımız” arızalandı. "Kavram" fakirliğimiz, "Sıfat" eksikliğimiz, anlama, anlatma yeteneğimiz ve kabiliyetimiz hiç olmadı. Çünkü pek çok "yapay perdeleri” ve “engelleri” göremedik, anlayamadık. Fakat üzülerek ifade ediyorum, af buyurun, bizim aydınlarımız "öncü boğaları" gibi hep önde gittiler ve sonunda olanlar oldu. Ben onlara "menfaatçiler", çıkarcılar diyorum. Bir makam ve koltuk uğruna, bizim iki esas ana özelimize - dilimize ve kimliğimize büyük zararlar verdiler.
Bizim, sizin ve hepimizin nesi doğru idi ki? Deve misali? Kemiği kapan, hemen sırtını döndü millete ve yıllarca kemik yaladılar. İşte bu yüzden, iki yakamız bir araya gelmedi. Kendi beğenmişliğimiz yüzünden, pek çok özelliğimizi hala hoyratça yok etmeye devam ediyoruz.
Bazen sanal alemi inceliyorum. Birçok sayfadaki yazışmalar, söyleşiler ve muhabbetler, ceviz kabuğunu doldurmayacak nitelikte. Çıkmış birisi ve hangi köydensiniz diye soruyor, herkes köyünü yazar ise şu olur ve bu olur…Böyle saçma sapan soruları o kadar çok insan cevaplama gayretine giriyor ki. Şu köy, bu köyden derken, kimileri de Kubrat köylu veya Ardino köylü oluveriyor. Bir ilçe merkezi ile köy arasındaki farkı göremeyen ve bilmeyen insanlardan daha ne beklenir?
Bazen, bir kişi çıkıyor ve bir sürü çiçekler paylaşıyor. Alttaki yorumlara bakıyorum, böcekler ve kuşlardan bahsediyorlar. Bir diğeri at, eşek, ve inek resimleri paylaşmış, yorumlarda ise yırtıcı hayvanlar ve maymunlardan bahsediliyor...
Amacım birilerinin özgürlüğünü kısıtlamak değil ama biz neden ciddi ve çözüm bekleyen yığınla sorunumuza asla hiç değinmiyoruz? Bizim camiadan bunca edebiyatçı, felsefeci, yazar ve çizer çıktı ama hani neredeler bunlar? O çok yorum ve paylaşım yapmayı becerenler, çayın içine tuz atanlar, pişmiş aşın içine şeker atanlar, neden ortalıkta yoklar?
Bizimkisini, bilinmezliğe doğru yolculuğa benzetiyorum ben. Buradaki amacım insanımıza kulp takmak değil. Ama ben bazılarına “incik ve boncuk profesörleri" derim. Her şeyi sadece onlar biliyorlar; siyaset, para, yaşantı ve akıl, her şey onlarda! Tek düşünceleri; güzel ve kaygısız hayat; beleşine yaşantı, yemek içmek, gezmek tozmak… Bunlar doğru mu? Doğru!
Son zamanda levanın yükselişi, bazılarının keyfini kaçırdı. Eskiden her 15-20 günde bir Bulgarya'ya kaçıyorlardı. Arkamızda bıraktığımız insanların "yaşam ayarlarını” öyle bir tahribata uğrattık ki, tamiri nasıl yapılır bilemiyorum. Onlar, kendilerini artık yalnız ve kimsesiz hissetmeye başladılar. Oysa durum hiçte öyle değil, bizim oradaki kardeşlerimiz hiçte yalnız, kimsesiz ve sahipsiz de değiller, çünkü arkalarında koskoca bir Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Dünyası bulunmakta. Onlar bu "sihirli" ve gerçek gücün ne olduğundan habersizler, çünkü uyuşturulmuş beyinleri, bazı gerçekleri görmeye engel oluyor. Adaletsizliğin de bir son noktası var. Adı her ne olursa olsun, bir gün adalet gelip tecelli olur ve suçlular bulunup cezalandırır.
Türk kavimlerini, 21. yüzyıla kadar kimse yok edememiş. Günümüzde, Türklerin sayısı 300 milyonu geçmiş. Dünya bunu görüyor ve hesabını da yapıyor. Dünyamız bir arayış içinde. Kapitalizm tedirgin! Türk Dünyası artık birleşmek üzere. Bunları görelim artık ve ona göre arkadan gelen nesillerimizi yönlendirelim…
Burhan UTKUALP