* Bulgaristan'da belirli sebeplerden dolayı her zaman önümüzü kesildi, Anavatana yerleştiğimizde ise rehavete kapıldık, çeşitli bölgelere dağıldık ve gücümüze güç katmaktan vazgeçtik.
* Bireylerimizin hiç de küçümsenecek bir yanı bulunmuyor, sadece yeni gelen göçmenlerden son on yılda bir düzineden fazla profesörümüz oldu, fakat nedense artık topluma karşı duyarlılığını yitirmiş bir küme haline dönüşmedik mi?
* Bizim gibi toplum gücü zayıf olanlar ise, kendi kabuğuna çekilir ve bizi neden siyasetten ve kamudan uzak tutuyorlar diye hayıflanmaya devam eder.
PAYLAŞ
Her zaman güçlü ve büyük toplumuz diye yazar ve anlatırız, fakat gerçekten bizim toplumsal gücümüz ne kadar?
Balkanlar'ın en büyük Türk topluluğu Bulgaristan'da yaşıyor ve son bir asırdır bunun çoğu Türkiye'ye göç etmiştir.
Böylece parçalandık ve bölündük, fakat aramızdaki sınır gönüllerimizi ayıramamıştır. Memleketimizle olan bağlarımız hala canlı tutulmakta.
Toplumsal güç çok önemlidir, Bulgaristan'da belirli sebeplerden dolayı her zaman önümüzü kesildi, Anavatana yerleştiğimizde ise rehavete kapıldık, çeşitli bölgelere dağıldık ve gücümüze güç katmaktan vazgeçtik. Halbuki, Türkiye'de "hemşehrim" ve "memleketlim" kavramları anıldığında akar sular durmakta.
Toplumsal güç aslında sivil topluma odaklıdır, sosyologlara göre, devlet kurumlarının dışında kendini yönlendirebilen, hak ve özgürlüklerini savunabilen özgür ve özerk vatandaşlardan oluşan topluluklardır. Demokrasinin gelişmesiyle bir takım kesimler kendi hak ve çıkarlarını korumak amacıyla örgütlenmeleri sonucu ortaya çıkmıştır. Sivil toplum bir nevi toplumun kendi kendini yönlendirmesidir.
Bir de toplumun gücü, bireylerinden kaynaklanır denmekte. Bireylerimizin hiç de küçümsenecek bir yanı bulunmuyor, sadece yeni gelen göçmenlerden son on yılda bir düzineden fazla profesörümüz oldu, fakat nedense artık topluma karşı duyarlılığını yitirmiş bir küme haline dönüşmedik mi?
Bireylerimiz, kendi toplumunu küçümserken ve duyarsız kalırken, acaba ileride bireysel çapta başarılı olabilirler mi?
Hiç sanmam, çünkü bir şey yapma ya da bir şey olma kapasitesine güçlü olan sahiptir.
Bizim gibi toplum gücü zayıf olanlar ise, kendi kabuğuna çekilir ve bizi neden siyasetten ve kamudan uzak tutuyorlar diye hayıflanmaya devam eder.
Bulgaristan'da hiç aralıksız siyasi partiler kurarken, Türkiye'de ise yüzlerce göçmen derneği oluşturduk, fakat bunların arasında bir bağlantı ve koordinasyon bulunmuyor. Böyle olunca toplum yararına fazla bir katkıları da gözle görülmüyor.
Toplumsal gücümüz yerinde olsa, Bulgaristan'da yaşayan kardeşlerimizin, bireysel hak ve özgürlükleri devletin baskısından korunur ve güvence altına alınır. Bu ülkedeki demokratik anlayışın ve ilkelerin yerleşmesinde daha fazla bir katkımız olur.
Göçmen derneklerimiz, ihtiyaç sahiplerine yardım, sağlık ve eğitim gibi konularda gönüllü kamu hizmetinde bulunarak, bu alanlarda devletin yükünü azaltmakta, fakat iktidar ve muhalefet güçleri karşısında kamuoyu oluşturup siyasi kararların alınmasında etkili olamıyorlar.
Gerçi, bizim toplumsal gücümüz ne kadar?
Bu sorunun cevabını bizim toplumun bireyleri çok iyi bilmekte.
O zaman, ne kadar ekmek o kadar köfte lafını gevelemeye devam edeceğiz...