*** Nuray, bir nevi yeni bir Bay Toşo kesiliyor başımıza. *** Şimdi Türklüğünden utanıyorlar ve hatta Türkiye'nin yamyamlar ülkesi olduğu inancını taşıyorlar.*** 'Zaednost' liberal politikasının ilk ürünleri bu yönde, Sayın İlhan Küçük! *** Keskin bıçak sırtı gibi bir kırmızı çizgi, bu gençleri tamamen bizim bağrımızdan kesip atmış.
PAYLAŞ
Memleketten ne haber? Anlatayım.
Bu sabah Nuray'ın video seslenişini dinledim, sonra biraz sanal grubunda gezindim.
Nuray da kim oluyor? Dulovo köylerinden, henüz tüyü yeni bitmiş bir delikanlı. Bir müddet başkent Sofya'da bulunmuş, güya şimdilerde Londra'da.
Nuray, biz Deliormanlıyız diye bastırıyor, fakat cabası bunu ayrı bir etnik topluluk olarak lanse etmek.
Anlayacağınız, kendi kendisiyle ağız dalaşına girmiş ve hemen Türklükten feragat etmek arzusunda.
Bir nevi yeni bir Bay Toşo kesiliyor başımıza.
Nuray, çevresine, kendisi gibi düşünen birkaç da genç kız eklemiş.
Beyanatları ise çelişki dolu. Adeta acınacak ve gülenç durumdalar ama yine de ben onları anlamaya çalışıyorum, çünkü bu genç kuşak, Türk benlik ve kültür zenginliğinden yoksun bir ortamda yetişti.
Arkaik aile ortamı, kendilerine ne kadar etnik aidat duygusu empoze etse de, belli ki, bu cılız ve yetersiz kalmış.
Böylece, ev dışı makro ortam ekseni daha etkili olmuş ve bu nesil bizim gövdemizden koparılarak meçhul bir belirsizliğe iteklemiş...
Eğitim gördükleri okullarda ne biçim bir eğitim sürecinden geçtikleri biliniyor.
Ülkedeki çürük siyasi ortam kokuşmuş durumda.
Cehalet içinde kıvranan Bulgar milliyetçilik balonu şişirilirken ortalığa sadece kin ve nefret sıçratmakta.
İşte böyle bir ortamda yetişen bu kardeşlerimiz, şimdi Türklüğünden utanıyorlar ve hatta Türkiye'nin yamyamlar ülkesi olduğu inancını taşıyorlar.
"Zaednost" liberal politikasının ilk ürünleri bu yönde, Sayın İlhan Küçük!
Bunun sebepleri nedir?
İlk önce, beyni tamamen yıkanmış bu gençler, kendi öz etnik tarihini ve kültürünü bilmiyorlar.
Anadolu insanını tanımaya hiç özen göstermemişler, onun kültür zenginliğinden, yaşam seviyesinden, örf ve adetlerinden haberleri bile yok.
Bu durum gezegenin eksen eğikliğine benzemekte, ortadaki açı sayesinde bir şeyler eksik kalmış ve bırakılmış.
Keskin bıçak sırtı gibi bir kırmızı çizgi, bu gençleri tamamen bizim bağrımızdan kesip atmış.
Avrupayızımdan bahsediyorlar, artık Avrupalı ve Deliormanlı olduklarına dem vuruyorlar ama bir tek kendilerinin Türklükle bağdaştırılmasını istemiyorlar.
Kendilerine artık Deliormanlı Türkler yerine Deliorman etnosu diyecekmişiz.
Çok gülünç ve kepaze bir durum!
Nasıl olduysa bu, artık kendileri Avrupayı değerlere "sahip olmuşlar."
Yıkanmış beyinler, bir de ayrıca Türkiye'nin parçası olmak istemiyorlar. Sanki birileri kalkmış ve onları bir yere dahil etmek arzusunda...
Halbuki, "Avrupa'yı Avrupa yapan değerler" sadece dillere pelesenk olmuş bir klişeden ibaret.
Tarih kitaplarını ve ansiklopedileri birazcık karıştırmış olsak, Avrupa'nın barbarlığın, caniliğin ve katliamların diyarı olduğunu anlarız. Evet, sanatı ve kültürü de mevcut.
Ama bugün benim İngiltere veya Holanda'ya gurbete gitmiş Deliormanlı kardeşim, orada sanat ve kültürle uğraşmıyor.
Bazen et kombinesinde hamallık, bazen de her türlü pis işi yapıyor.
Onun akranları olan, Türkiye'deki göçmen gençleri ise bambaşka bir alemde. Durumlarını anlatmaya gerek duymuyorum.
Bilindiği gibi, Deliorman'ın verimli topraklarına, farklı dönemlerde çeşitli Türk kavimleri yerleşmiş. Bazıları kuzeyden, diğerleri ise güneyden koşmuş gelmiş.
Tarihçilerimiz, bu kavimleri çoktan adlandırmışlar, tanıtımını yapmışlar. Deliormanlı olarak adlandıran, apayrı bir etnos veya ırk mensubu bulunmuyor.
Bunun tarihsel bir dayanağı yok ve söz konusu bile değil...
Nuray'ın bir de sanal grubu var. Orada rengarenk bindallılar giymiş onlarca Deliormanlı kadın ve kız fotografı göreceksiniz.
Bindallı, Anadolu'nun eski Osmanlı yörelerinin gelenekselidir. Maraş ve Tokat bölgelerinde çokça giyilen bu kıyafet, genelde özel törenlerde kullanılır.
Üzerindeki işlemeler ile büyük bir sanata sahiptir. Eskiden kadınlarımız, bu kıyafetle insanların ne kadar düzenli, zengin ve görgülü olduğunu anlamaktaymış.
Bindallı, sultanlarımızın haremine de girmiş. Sultan hanımlar da onu beğenmiş ve giymiş. Bu elbise, zamanla adeta zenginliğin bir simgesi ve sembolü olmuş.
Bindallı, Tokat ve Yozgat yöresinden göç eden aleviler sayesinde Deliorman'a kadar ulaşmış.
Bindallı giyen Deliormanlı zengindir, Kırcaalili ise daha fakirdir, bundan dolayı o yöremizde yoktur.
Deliormanlı sultan bacılarımızı kimsecikler bindallı kültüründen mahrum bırakamaz, çünkü Deliorman'da ne Türk biter ne de bindallı...