Prof.Dr. Emin Balkan: Türk değil de, Bulgaristan Müslümanları demek ne oluyor
Toplum için bir durgunluk ve kayıp süreçten sonra, son zamanlarda, sanki bir tek Balgöç Genel Başkanı Sayın Prof. Dr. Emin Balkan, topyekun camiamızın yaşantısını kapsayacak bazı aktüel sorunları ve görevleri, her katıldığı ortamda, açık ve bariz bir şekilde dillendirmekte.
Bu açık sözlülüğü ve görev üstlenmeyi, bizler memnuniyetle karşılıyor ve takdir ediyoruz; çünkü gerek göçmen camiası, gerekse Bulgaristan'daki Türk asıllı kardeşlerimiz birçok sorunun çözümünü büyük ümitlerle beklemekte. Hatta, artık herkesin sabrı tükenmekte diyebiliriz...
Prof. Dr. Emin Balkan'ın, son dönemde verdiği bazı dikkat çekici demeç ve yaptığı konuşmalardan derlediğimiz kısa kesitleri dikkatinize sunmakla beraber umuyoruz ki, kendisini diğer STK yöneticilerimiz ve siyasetçilerimiz de destekleyeceklerdir.
Artık hep beraber boş söylemlerden vazgeçip reel icraatların önünü açmalıyız...
Killililer Kültür Dayanışma Ve Yardımlaşma Derneği'nin, 1985 yılında, Bulgaristan'daki zorunlu asimilasyon ve kültürel soykırım esnasında düşen şehitlerimizi anma törenindeki konuşmasından
_____________________________________________________________________________
" Günümüzde 6,5 milyonluk Bulgaristan nüfusunun 800 binini Bulgaristan Türkleri oluşturmasına rağmen, milli azınlık olarak kabul edilmemekteyiz.
Ana dilleri Türkçeyi konuşanlar, toplumda dışlanmakta. Türk isimli olanların, işe alım ve terfilerinde hala sıkıntılar devam etmektedir.
Zorunlu Türkçe eğitime izin verilmemektedir.
Zorla değiştirilen isimlerinin iadesini bir yasayla gerçekleştirilmesini ve Bulgar ismiyle kalmak isteyenlerin ise dilekçe vermesini yıllardır beklemekteyiz.
Kısacası:
İnsan Hakları Sözleşmesi'ni kabul eden Bulgaristan Cumhuriyeti'nin Bulgaristan'daki Türkler hakkındaki sorumluluklarını yerine getirmesini bekliyoruz.
Ulusal ve uluslararası anlaşmalardan doğan haklarını alabilmek için Bulgaristan Türkleri, birlik ve beraberlik içinde demokratik mücadelelerini devam ettirecektir.
Bu hususta, Balgöç genel merkezimiz de üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirecektir..."
Prof. Dr. Emin Balkan'ın Alman Deutsche Welle'ye verdiği röportajından
_____________________________________________________________
"Soydaşlarımızın büyük bölümü, kendi sorunlarıyla daha yakından ilgilenen HÖH'ü desteklemektedirler. Onlar parti temsilcilerini kendilerinin bir parçası gibi görürler. Bu nedenle bir Bulgar tarafından temsil edilme olasılığı, kendilerini rahatsız etmektedir.
Bazı durumlarda Türkçe konuşma gereği bulunmaktadır ve bu da partinin yönetim kadrolarında Türkçe konuşan siyasilerin bulunmasını elzem hale getirmektedir.
Umarım, HÖH'ün seçim komitesi, bu hassasiyeti de göz önünde bulundurarak bir karar verecektir..."
Koşukavaklılar Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği'nin kongresindeki demecinden
____________________________________________________________________________
"Derneğimizin kuruluşundan 39 yıl geçti. Balgöç, Bulgaristan'daki Türklerin, komünist rejim esnasında ne kadar insanlık dışı çirkin muameleler gördüğünü ve Bulgaristan'da yaşayan kardeşlerimizin sorunlarını dile getirmek ve yaşananları bütün dünyaya duyurup çözüm yolları aramak için kurulmuştur.
Eskiden misyonumuz neyse, bugün de öyle olması gerekiyor.
Her ne kadar toplumsal heyecanımız kaybolmuş olsa da, bazı konularda hep beraber çözüm yolları bulmaya mecburuz.
1989 yılı zorunlu göçünden sonra kaç yıl geçti, bazı ağabeylerimiz, teyzelerimiz ve arkadaşlarımız vefat etti, bazılarımız memleketimiz Bulgaristan'a gidip geliyorlar, seçimlerde oy kullanıyorlar, emekli maaşlarını alıyorlar; fakat hala büyük bir çoğunluk zorunlu verilen Bulgar isimlerini kullanmaya devam ediyor.
Bulgaristan devletine baktığımızda, biz onlar için yasal düzenleme yapıp isimlerini geri verdik denmekte.
İsimlerini geri alanlar Türk, almayanlar ise Bulgar demeye getiriyorlar.
Hatta, Bursa'ya kilise ve Bulgar okulu açmayı öneriyorlar.
Bazıları, kendi sorunlarını unutup, burada öne çıkmaya çalışıyorlar.
Ana dilimiz Türkçenin çok önemli olduğunu bir kere daha hatırlatmak istiyorum.
Bir de çözüm bekleyen zorunlu Türkçe eğitim konusu var.
Geçen asrın doksanlı yıllarında, Bulgaristan'da yüz binden fazla Türk çocuğu ana dilinde eğitim görürken, bugün bu sayı üç binlere düşmüş durumda.
Muhatabımız olan devlet yetkilileri, biz bu konuda izin verdik; ama talep yok diyorlar; ama kendileri bazı Balkanlar ülkelerinde ( buna Türkiye'de dahil ) Bulgarca eğitim için yoğun çalışmalar yürütüyorlar.
Bulgaristan'da yaklaşık bir milyon Türk yaşamakta, Türkiye'de ise yaklaşık yarım milyon çifte vatandaşlığa sahip seçmen bulunmakta.
Bütün bunlara rağmen, Bulgarlar, hala Türk azınlığı ifadesini yasal olarak kullanmayıp ana dili Bulgarca olmayan topluluk deyimini tercih ediyorlar.
Son zamanlarda, uzun yıllardır iktidarda olsunlar diye destek verdiğimiz partideki bazı gelişmeler bizler rahatsız etmekte.
Aynı siyasi gücün bize gönderdiği bazı elçiler, oradaki etnik azınlığımızı Türk olarak değil de Bulgaristan Müslümanları olarak adlandırmamızı öneriyorlar...
Ben ve dava arkadaşlarım, bu tür olayların karşısında durmak zorundayız.
Bizim niyetimiz asla bölücülük yapmak değildir, tek dileğimiz, Bulgaristan'daki Türk asıllı kardeşlerimizin sadece birer birinci sınıf vatandaş yerine konmalarıdır.
Bir Bulgar etnosuna mensup kişinin HÖH'ün başına getirilmesi olayı bizleri bir hayli tedirgin etmekte.
Güya, bu yeni başkan, Türklerin yoğun olarak yaşadığı belediyelere parasal destek sağlayacakmış. Böyle bir şey olmaz...
İnşallah, yakında genel kurulları var ve bu yanlıştan dönerler.
Dönmezler ise, bizler de ona göre yeni politikalar üretiriz...
Bir de çağrım var:
Altı yüz yıldan fazla gururla Türk varlığımızın yaşattığımız Bulgaristan'da, toplum içinde asla ana dilimizi konuşmaktan çekinmeyin ve utanmayın. Bu bir gurur ve şeref meselesidir..."