BAL-GÖÇ YÖNETİMİ GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI GİBİ OLMALI...
Yıllardan beri, en tartışılan konuların başında Bal-Göç yönetiminin yapısal durumudur.
Bizim ve aslında insanımızın da genel kanısı, yönetimlerin her kesimden ve her görüşten insandan oluşmasıdır.
Yıllar içinde buna kısmen uyulmuş olsa da efektif sonuçlar alınamamıştır.
Buna birçok sebep sayılabilir ama temel sebep, kuşkusuz yönetim anlayışında olmuştur.
Bir kesim de Bal-Göç yönetiminin tamamı generallerden oluşmaması gerektiğini savunuyor...
Çünkü onlara göre, bu defa iş yapacak insan kalmıyormuş.
Tam tersine, Bal-Göç yönetimi Genel Kurmay Başkanlığı gibi olmalı.
PAYLAŞ
BAL-GÖÇ YÖNETİMİ GENEL KURMAY BAŞKANLIĞI GİBİ OLMALI...
Camiamızın sadece Bursa'da değil, ülke genelindeki çatı kuruluşu, amiral gemisi, hiç tartışmasız rahmetli Mümin Gençoğlu'nun önderliğinde kurulan Bal-Göç'tür.
Yıllardan beri, en tartışılan konuların başında Bal-Göç yönetiminin yapısal durumudur.
Bizim ve aslında insanımızın da genel kanısı, yönetimlerin her kesimden ve her görüşten insandan oluşmasıdır.
Yıllar içinde buna kısmen uyulmuş olsa da efektif sonuçlar alınamamıştır.
Buna birçok sebep sayılabilir ama temel sebep, kuşkusuz yönetim anlayışında olmuştur.
Bir kesim de Bal-Göç yönetiminin tamamı generallerden oluşmaması gerektiğini savunuyor...
Çünkü onlara göre, bu defa iş yapacak insan kalmıyormuş.
Tam tersine, Bal-Göç yönetimi Genel Kurmay Başkanlığı gibi olmalı.
Yıllardan beri bunun mücadelesini verdiğimizi, bizim çevremiz çok iyi bilir.
Bu tür tartışma, daha 2011 yılında, Yüksel Özkan, başkanlığa ilk defa seçilmeden önce yaşanmıştı.
Daha o zamandan beri, biz Bal-Göç yönetiminin dernek başkanları, şube başkanları, kanaat önderlerimiz ve tabi, camiamız için gecesini gündüzüne katan insanlarımızdan oluşması gerektiğini savunuyoruz.
Doğru mu Apo?
Bu toplantıda dernek başkanlarımızın yanı sıra, Hüsamettin Çınar ile beraber sen de vardın.
Bu toplantıda, bu yönde karar alınmasına rağmen, daha sonra tüzük - müzük gibi ceviz kabuğunu doldurmayan bahaneler ileri sürülerek vazgeçilmişti.
Daha sonra ne oldu?
Daha sonra, dediğimize gelinmek zorunda kalındı ve son yönetimde arzu edilen şekilde olmasa da, bu yönde en azından adım atılmak zorunda kalındı.
Çünkü zaman içinde dernekler çoğaldı ve SİAD'ların da kurulmasıyla, bizim insanımız Bal-Göç'ten daha da uzaklaştı.
Oysa bir STK'nın gücü, temsil ettiği kitlenin arkasında durduğu kadardır ve bir STK da arkasında duran kitle kadar ciddiye alınır.
Denklem bu kadar basittir...
Evet!
Bal-Göç yönetimi genel kurmay başkanlığı gibi olmalı.
Kimse merak etmesin çalışacak ve koşturacak kişi bulmak en kolay şey.
Böyle bir yönetimde birçok komisyon olacaktır.
Gençlik komisyonu
Kadın komisyonu
Spor komisyonu
Kültür sanat komisyonu
Hangi alanda etkinliklik yapılacaksa ilgili komisyon üyeleri bunun için koşturacak.
Ve bu komisyonun üyeleri çalışan askerler olacaktır.
Kaldı ki Bal-Göç'ün şubeleri ne için.
Oralarda görev alan kişiler gerektiği kadar koşturacak.
Yani çalışan kişi bulmak yönetim anlayışı ve becerisinde saklıdır.
Evet! Bal-Göç'ün vitrini jilet gibi olmalı!
Bu fotoğraf herkeste respekt oluşturmalı.
Şehrin protokolünden, siyasi erkanına, medyasından kamuoyuna kadar herkes, bu yönetimi gördüğünde, deyim yerindeyse, dizlerinin bağı çözülmeli...
Resmi ziyarete gidilen yerlerdeki muhatapları, bu yönetimi, ceketini ilikleyerek kapıda karşılamalı...
Sıkıysa, iliklemesin veya afra tafra yapmaya kalkışsın!
İşte o zaman dikkate alınan ve sözü dinlenen STK olursunuz.
Bir STK 'nın gücü arkasındaki kitlede olduğu kadar vitrinindedir.
Bunun adı ister "Sarı çizmeli Memet ağa" derneği,ister Bal-Göç olsun, peşinizde böyle bir kitle ve saygı duyulan vitrininiz yoksa, ciddiye alınan STK değil, "üfürükten teyyareden" başka bir şey olmazsınız...
Yoksa mevcut yönetim, uyum içinde geçmişteki faaliyetlerden bile daha etkin, katılımcı ve başarılı faaliyetlere imza atmaktadır, o ayrı.