Aynur Mahmudova KAPLAN
Hala adını koyamadığım. / Anlamsız soyutluk / Tabanı delik bir tabut / Sürükleyerek taşırken günleri / Keşfi gerek yeniden bilinenlerin / Güneşte soğumak / Belki de ayda yanmak gerek
Bulgaristan'daki Türklerin Edebiyatı - 4.
Aynur Mahmudova KAPLAN
SİHİRLİ KELİME
Ağustos böceklerinin
Öterek çatladığı zamanda
Gece bakışlı hatıraların
Gözleri yollarda
Birden bire
Bin kez tövbe edip
Sararan sazlıklar
Çıra misali yanıyor yokluğunda
Bilinmez yazgının siperinde
Duygular yuva buldu kendine
Yazıldı silik duvarlara
Hece hece yürekten kulağa
Fısıldanan
Sihirli bir kelime
YAŞLILIK
Ne çatık kaşlar altında bir bakış
Ne de sulu nasır
Ayaklarına saplanmış
Yaşanmış bir asır bile
Ağır gelmez omuzlara
Kabul edileme yaşlılığın
Hiç gecikmedi yakınlığın
Geç kalmadı uzaklığın
Zamanın her an içinde
Tarihe uygun
Damgasını yadsıdığım
Ne kelepçelerin sıklığı
Ne kan durmuş damarların mor lekeleri
Ne de inkar edilemez suçların
Cazip masumiyeti
Hiç bitmedi
Tepeden tırnağa kuşatılası
Yaşam arzusu
ZERRE
Taşların ucundan akar
Yağmur çamur çamur
Bir kil paçasında bulanırım zerreye
Akarken gökyüzü arşe doğru
Kaybolurum kıvrımlarında hayatın
İz yapar öpüşler kıvılcım kıvılcım
Salınan bir taş yığını
Taşırır suları
Bir darbe
Bir darbe daha dinginliğime
Bulandıkça saflaşır
Arınırım
Yuvarlansa da varlığın
Yokluğuna barınırm
AYLARDAN ONÜÇÜNCÜSÜ
Yıl, bilmem kaç
Hangi asırdayız?
On üçüncü ay
Hala adını koyamadığım.
Anlamsız soyutluk
Tabanı delik bir tabut
Sürükleyerek taşırken günleri
Keşfi gerek yeniden bilinenlerin
Güneşte soğumak
Belki de ayda yanmak gerek
Tarihin sahnesinde bir soytarı
Dibe vurmuş pazartesi... Salı...
Bir gidimlik yol
Bir konaklamalık can
Haa.. unutmayalım...
Bir de güvenilecek yürek gerek
Kopsa da filizkıran fırtınalar
Kaçak dövüşüyor on iki ayda sözlerim
Bilene ki!
Yaktım hepsini
Kül tablasına bıraktım
Tükenene nefeslerini
Bir ay daha gerek yaşama
Yarına adanmış vaatleri
Ömürlere nakşederek
Adını koyamadığım
Bir az daha gerek...