AVUÇLARIMIZ BOMBOŞ VEYA NEREDE KALDI O TATLI İHALELER
* Brüksel'in kulis ve kulvarlarında gezinen 'bizim' avrodeputatlardan, şimdiye kadar Bulgaristan'daki Türk toplumu yararına hiç bir hayır gelmemiştir.
* Davamız ile mevcut siyasi hareketlerin arasında indirekt bir bağlantı aramak hakkımızdır. DPS ile olmuyor dedik, diğerlerine biraz avans tanıdık. Referanslarını beklemekteyiz...
* Lekesiz ve temiz bizim ellerimiz. Avuçlarımız boş ve içlerinde hiç bir şey yok. Adeta tamtakır. Aslında böyle olması çok daha iyidir. Böylece, kendimizi boy aynamızda görme fırsatı yakalıyoruz. Kendi tartımızda gücümüzü ölçmekteyiz.
* Almanya menşeli bir takım gavatların, Bulgaristan Türklerine yeni bir siyasi parti kurdurtma peşinde olduklarını tespit ettiler. Gelsin eurolar! Türk ve Türkiye 'dostudur' doyçeler...
PAYLAŞ
AVUÇLARIMIZ BOMBOŞ VEYA
NEREDE KALDI O TATLI İHALELER
Arefe günü bayramı müjdeleyen gün olarak tanımlanır ama siyasi açıdan bizim toplumu irdelediğimizde, karşımda hiç de ferahlatıcı ve huzur verici bir tablo görmüyorum.
Üzgünüm. Memleketten gelen haberler olumsuz, göçmen camiası lime lime dökülmekte.
Bizim açımızdan, Avrupa Parlamentosu seçimlerinin hiç bir önemi bulunmuyor, çünkü DPS partisinin ideolojik ve personel potensiyeli tamamen değişmediği müddetçe, Brüksel'in kulis ve kulvarlarında gezinen "bizim" avrodeputatlardan, şimdiye kadar Bulgaristan'daki Türk toplumu yararına hiç bir hayır gelmemiştir. Bundan dolayı, ileriye dönük bir beklentimiz kesinlikle bulunmuyor.
Bir İlhan Küçük eskiden de vekildi, fakat AP kürsüsünden, ülkesinde azınlık statüsü için başlatılan imza kampanyasından hiç bahsetti mi? Bahsedemez, efendim!
Birer oligark olarak adlandırılan siyasetteki adi mafiyotlara ise hiç değinmeyelim. Onların topluma ve hatta Anavatana verdikleri zararlar apaçık ortada.
Davamız ile mevcut siyasi hareketlerin arasında indirekt bir bağlantı aramak hakkımızdır. DPS ile olmuyor dedik, diğerlerine biraz avans tanıdık. Referanslarını beklemekteyiz...
Halbuki, avuçlarımız cennet olabilir. Her zaman olduğu gibi, bizim avuçlarımız bomboş olmaya devam ediyor. Lekesiz ve temiz bizim ellerimiz. Avuçlarımız boş ve içlerinde hiç bir şey yok. Adeta tamtakır.
Aslında böyle olması çok daha iyidir. Böylece, kendimizi boy aynamızda görme fırsatı yakalıyoruz. Kendi tartımızda gücümüzü ölçmekteyiz.
Yeniden başlamalıyız. Sıfırdan. Temiz ellerle ve kalplerle!
Ama işin bir de magazinsel boyutu var. Aramızdan, hele DPS yuvasında, bir takım doğuştan "siyasetçi civcivler" çıktı. Zavallılar, kendilerini ömür boyu milletvekili, ya da ulusal veya yerel oligars olarak görmekte. On koyunu çayırda güdemezler ama birer afili takım elbise giydiklerinde, alayın en önünde giden adam rolüne bürünürler.
Bir de aynı bu takıma, Türkiye'den bizim sahte göçmen cengaverler hiç durmadan gaz vermekte. Sofya'nın beş yıldızlı otellerinde eskiden geçirdikleri şaşalı geceleri özlemekte bizim buradaki "vurucu tim." Şarabın ve viskinin sel gibi aktığı geceler hiç unutulur mu? İlla ki, birileriyle bütünleşeceklermiş! Nerde kaldı o tatlı ihaleler ve komisyonlar? Bazı dernekçilere gönderilen akçeler...
Bir nevi "Genç subaylar rahatsız" veya "Genç siviller" hareketi başlangıç görünümlü bir otobüs dolusu genç, geçenlerde Kapıkule'nin yolunu tuttu. Ama bir bakıyorsun, aralarında hep tanıdık simalar, bana göz kırpmakta. İki yıl önceki BG seçimleri esnasında, Türkiye'de görevlendirilen genç umutlarımız bunlar. Belli ki, cukalar az çıkmış ve şimdi yeni hazineler peşindeler. Burada davadan filan bahseden de kim? Herkes Delyan aşkıyla ve sevdasıyla tutuşmakta...
Dava peşinde koşmuyoruz ama dava uğruna şehit düşenlerin mezarlarını teker teker dolaşıyoruz. Oralarda selfi çektirmek çok revaçta.
Mayıs ayı trafiği bayağı karışıktı. İki tarafa doğru ardı ardına heyetler gitti geldi. Çok dualar okundu, kurbanlar kesildi.
Neymiş efendim, yeni parti kurulacakmış. İsteyen kurabilir, kardeşim! 16 Haziranda bunu ilan edeceklermiş. Ben de göçmen partisi kurmayı düşünüyorum...
Ama bizim gazetenin Kırcaali bölge temsilcileri, Almanya menşeli bir takım gavatların, Bulgaristan Türklerine yeni bir siyasi parti kurdurtma peşinde olduklarını tespit ettiler. Gelsin eurolar! Türk ve Türkiye "dostudur" doyçeler...
Bazıları şimdi Lütvi Mestan'ın koltuğuna göz dikti. Herkes, kendini ondan üstün görmekte ama karşısına geçtiklerinde, tabi ki, dilleri tutulmakta.
Biraz düşünelim, neden acaba biz davamızı Lütvi Mestan'ın yönettiği parti ile özdeşleştiriyoruz?