ATATÜRK İÇİN  BİR OPERAM VAR

Profesör Aleksandır Vidlişki, yaşlı bir Sofyalı müzisyen. Başarılı bir opera bestecisi. Mustafa Kemal Atatürk için yazdığı ve hiç sahnelenmemiş bir operası bulunmakta. Uzun yıllar, Bulgaristanlı Türk öğrencilere müzik eğitmenliği yapmış birisi. İstanbul'da oturan eski öğrencilerinden Muhammet Kurtuluş'a yazdığı mektuplardan bazı kısımları dikkatinize sunuyoruz. 

ATATÜRK İÇİN BİR OPERAM VAR Profesör Aleksandır Vidlişki, yaşlı bir Sofyalı müzisyen. Başarılı bir opera bestecisi. Mustafa Kemal Atatürk için yazdığı ve hiç sahnelenmemiş bir operası bulunmakta. Uzun yıllar, Bulgaristanlı Türk öğrencilere müzik eğitmenliği yapmış birisi. İstanbul'da oturan eski öğrencilerinden Muhammet Kurtuluş'a yazdığı mektuplardan bazı kısımları dikkatinize sunuyoruz. “Sevgili Muhammet, biliyor musun, neden Mustafa Kemal Atatürk için yazdığım ve bestelediğim operanın Türkiye'de sahnelenmesini istiyorum? Bu olay Bulgaristan'daki, kendini unutmuş bizim Türklere bir şamar olmalı diye düşünüyorum. Herkes için bir ders olmalı, çünkü Atatürk herkesten çok daha büyük bir lider ve insandı. Türkiye'deki bütün arkadaşlarıma ve çok sevdiğim öğrencilerime çok selam ediyorum. Mert için söylediğim ilacı hazırladın mı? Emine'nin gözü nasıl oldu? Spor okulunun müdürüne gönderdiğim marşı teslim ettin mi? Onur, özel okulunda, kendini nasıl hissediyor? Acar, onu kıskanmıyor mu? Merve'yi, halen bale kursuna kayıt ettirmemişsiniz… Ardino'da tanıdığın birileri var mı? Acaba, benim için, eskiden lisenin duvarına yapıştırılmış bir fotografı bulabilir mi? Bu duvara “kalkan” derdik. Kasabanın fonu üzerine, 300 Türk öğrenciden ibaret koronun fotografı hazırlanmıştı. Ben bu fotografdaki öğrencilerimi bir kez daha görüp, hasret gidermeyi arzuluyorum… Sana güveniyorum ve senden çok istirham ediyorum, gönderdiğim operanın bir kopyasını İstanbul'daki Opera müdürüne götür ve teslim et. Bir nüshası da, Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı'na verilmeli diye düşünüyorum. Bu eserin müziği, dramaturjisi ve faktalojisi bence mükemmel. Bu operam benim yarattığım mihenk taşlarından birisi sayılır ve mutlaka sahnelenmesini arzuluyorum, çünkü Türkiyeli seyircilerin onu çok beğeneceklerinden eminim. Eğer, başkent Sofya'ya gelirsen, seni Slaveykov meydanındaki kitapçılara götüreceğim. Orada yazar Vera Mutafçieva'nın “Cem'in olayı” romanını bulmalıyız. Bu kitap senin beğenini çok kazanacaktır. Beyazıt ve Cem Sultanlar için de yeni bir opera yazmaya koyuldum. Ben inanıyorum ki, illaki günün birinde, Mustafa Kemal Atatürk için yazdığım bu eser, Türkiye operalarında sahnelenecektir. Belki de, ben o zamanlar hayatta olmayabilirim, çünkü artık bir hayli yaşlandım. 2018 yılında, Atatürk'ün ölümünden 80 yıl geçmiş olacak. Neden aynı yılda benim bu operam sahnelerde yerini almasın? Bir zamanlar benim dedem Bulgar ordusunda subaymış. Bir gün, kendisine esir düşmüş bir Osmanlı paşası teslim etmişler. Dedem, hemen bu paşa için özel bir çadır hazırlatmış, içini döşek ve yastıklarla donattırmış. Paşa efendiye, kahve ikram etmiş, nargile bile getirtmiş. Bu ilgi karşısında duygulanan paşa, kol saatini ve kehribar tespihini dedeme armağan etmiş. Dedem, vefat ettiğinde, yeleğinin cebinde işte bu saat duruyordu. Rahmetli annem, onu bana vermek istemişti, çünkü dedemin adını taşıyordum ama kız kardeşlerim buna karşı koydular. O zaman, annem, saati de mezara koydurdu ama demir kösteğini çıkarıp bana verdi. Bu saat kösteğini ben hala muhafaza etmekteyim ve resmi giyindiğim anlarda her zaman kullanırım. Kehribar tespihi de yakın zamana kadar koruyordum ama evime gelen bir Çingeneye kaptırdım. Komşum olan Araplar, bu tespihe 1200 dolar saymışlardı ama ben bunu dede yadigarı diye onlara satmamıştım… Türklere saygım büyüktür. Benim yüzlerce Türk kökenli öğrencim oldu. Hepsi çok başarılı ve sevecendi. Türkiye'den herhangi bir beklentim bulunmuyor ama Mustafa Kemal Atatürk için yazdığım ve bestelediğim operanın, Türk seyircisiyle buluşmasını çok isterim. Sevgi ve saygılarımla!” Aleksandır VİDLİŞKİ, Sofya

Bakmadan Geçme