Asimilasyonu hatırlatmaktan ziyade, Bulgaristan'daki kardeşlerimize ne sunduk?

*** Herkes kendince gündem yarattı, yüzlerce fotograf paylaşıldı ve ne ilginçtir ki, tüm bu törenlere genelde göçmen kökenli bazı siyasetçiler ve bir bölük dernek yöneticisi dahil oldular. *** Eğri oturup doğru konuşalım, yapılanların eksilerini ve artılarını değerlendirelim. Bunca gerçekleştirilen etkinlik, Bulgaristan'daki bizim topluma ve göçmen camiasına neler kattı? *** Bulgaristan'daki Türk Toplumunun göçmen camiasından ne gibi beklentileri bulunuyor? Artık bunları açıkça dillendirme zamanı henüz gelmedi mi...

Aylardır Türkiye'de ve Bulgaristan'da zorunlu göçün 30. yılını anma törenleri, sempozyumlar, konferanslar ve şehitlerimizin kabir ziyaretleri yapıldı.

Herkes kendince gündem yarattı, yüzlerce fotograf paylaşıldı ve ne ilginçtir ki, tüm bu törenlere genelde göçmen kökenli bazı siyasetçiler ve bir bölük dernek yöneticisi dahil oldular. Daha sonra, bütün bu aktivitelerin geniş fotograf paylaşımlarını bir sürü sitede gördük ve nihayet artık hayatımız eski gidişatına geri döndü. Belli oldu ki, sadece fotograf paylaşmakla karın doymuyor...

Şimdi ben soruyorum;

Bütün bunlar Bulgaristan'da yaşamaya devam eden kardeşlerimiz için mi yapıldı, yoksa organizatörlerin hanelerine birer artı puan yazılması için mi?

Eğri oturup doğru konuşalım, yapılanların eksilerini ve artılarını değerlendirelim.

Bunca gerçekleştirilen etkinlik, Bulgaristan'daki bizim topluma ve göçmen camiasına neler kattı?

Çoğumuzun hayatında neler değişti, bunca törenden herkes haberdar oldu mu, geniş katılım sağlandı mı?

Etkinlikler kimlere yaradı ve bunların gerçek bir etkisi oldu mu?

Bulgaristan'daki Türk Toplumunun göçmen camiasından ne gibi beklentileri bulunuyor? Artık bunları açıkça dillendirme zamanı henüz gelmedi mi...

Azınlık statüsü isteyenler hamlesinde neden başarısız oldu?

Bu girişimden öncesi halkın nabzı tutuldu mu?

İnsanımıza doğru şekilde hangi konuları izah edemiyoruz?

Arada oluşan derin kopukluğun sebepleri nedir?

Avrupa Birliği ülkelerinde azınlıkların tanındığını gösteren örneklere değiniliyor, fakat hiç kimse bunun hangi yollarla gerçekleştiğini anlatmıyor.

Medeni insanlar kimseyi kışkırtmadan, demokratik yöntemlerle ulaşıyor hedeflerine. Bazı ülkelerde, Bulgar Azınlığın kabul edilmesi de çok medeni ve siyasi hamlelerle kabul edildi. Adamlar oturup konuşuyorlar , vatandaşlarını dinliyorlar ve ona göre kararlar alınıyor.

Demokrasi dönemine geçişte, milyonlarca Bulgaristan vatandaşı ülkeyi terk etti ve değişik ülkelere yerleşti. Bu insanlar da, 89'göçüne maruz kalanlar gibi, doğdukları yerleri terk etmeyi seçtiler.

Bulgaristan'daki bizim Türk Toplumu, şu an parçalanmış vaziyette. Bazılarımız Türkiye'de, kimileri Batı Avrupa ülkelerinde.

Aramızda derin kopukluklar oluştu. Bu kopuşma ve dağılma bir hayra alamet midir?

Leyla ÖNER

Bakmadan Geçme