ASARLIK

O, yeni, taze çam ormanını görüyor musun? Vaktinde o yer, bir tarla idi. Hem de nasıl bir tarla… Bir köşesinde yaşlı, budaklı çam ağacı. Kendi mi bitmiş, birileri mi dikmiş, bunu bilen yok. Zamanla, çocukların ve kuşların yuvası oluvermiş. Benim de en sevdiğim oyun yeri burası.! Hemen asılırdım kart ağaca, budaklar arasında kendime bir yer bulur, yatar, havayı gözlerdim. Binlerce iğneli yaprak! Aralarında da güneşten oluşan, ışık saçan birtakım çemberler…Mavi, sarı renkli, danteller gibi örtülü… Beni de bir yerlere alıp götürdü bu güzellik.

ASARLIK O, yeni, taze çam ormanını görüyor musun? Vaktinde o yer, bir tarla idi. Hem de nasıl bir tarla… Bir köşesinde yaşlı, budaklı çam ağacı. Kendi mi bitmiş, birileri mi dikmiş, bunu bilen yok. Zamanla, çocukların ve kuşların yuvası oluvermiş. Benim de en sevdiğim oyun yeri burası.! Hemen asılırdım kart ağaca, budaklar arasında kendime bir yer bulur, yatar, havayı gözlerdim. Binlerce iğneli yaprak! Aralarında da güneşten oluşan, ışık saçan birtakım çemberler…Mavi, sarı renkli, danteller gibi örtülü… Beni de bir yerlere alıp götürdü bu güzellik. Bazen, ninemin sesi ile ansızın kendime gelirim, ama daha doğrusu, ben onun sesini duyamazdım da, beni, çam dallarını sarsmakla “uyandırırdı”; - Hadi Nigar kızım, gel, demetleri bağlayalım! Ne e güzel keten yapardı şu tarla! Çiçeklemesi de, mayıs ayının gökyüzü mavisine benzerdi. O nefis koku, ta tepeyi aşardı ve insanın sihirli elleriyle kendine çekerdi. - Bizim köye de keten mi olurdu? - Hem de nasıl keten! Derya denizi! Çiçekleri düşer düşmez, ninemle gelir, ilk baştan ola, sonra da demetleri bağlardık. Arkadan dedem de talika ile yükleriz keteni, doğru Gaşna deresine. Suda bastırır, sonra kurutur, eve götürürüz. Bundan sonra, ketenin en heyecanlı zamanı gelir.!Tüm komşu kızları, kadınlar meciye toplanırız. Kimi sapları aralıktan geçirirler, kimi taraktan. Yaşlı anneler iğlerde ip işlerler ve bir bakarsın, o derya deniz, yumuşacık ipe dönmüş! Zahmeti çoktur, ama etrafında o coşku, o maniler, o türküler, o şenlikler. Eh, öyle bir zamanlar idi! - Şimdi bizim Asarlık'a bak! Yaşlanmış, ormanlaşmış, sanki hiç o güzelim tarla değilmiş. Tanıyamazsın…O ketenler de kaybolmuş. Yaşlı, koca çam, yuvam kim bilir kimin ocağında kül duman olup gitmiş. Neler neler değişmiş daha… - Sadece o gök mavisi, hala çiçek açan keten halımı anımsatır… Emel BALIKÇI

Bakmadan Geçme