Anne

*** Evladının bütün acıları, sanki annenin yanaklarından göz yaşı olarak süzülmeye devam ediyordu. Yüreğinin bütün derin sıcaklığı ile hiç durmadan çocuğun alnını okşuyor ve titrek ellerini adeta başından koparamıyordu.

Solmuş beti benzi, gecenin karanlığına yansıyan çocuk, yattığı karyolanın çarşaflarını ıslatan sıcak terler içinde sancıdan adeta kıvranıyor ve ağzından ise tek bir kelime iniltisi dökülüyordu;

"Anne, anne, anne!"

Gözleri ağlamaktan şişmiş anne, avuçlarını açık şekilde başının üstüne kaldırmış, Yüce Allah'a yalvararak dualarını tekrarlıyordu;

- Yarabbim, beni evladımdan sakın ayırma! Kuzumu bana bağışla Allah'ım !

Vaktin artık gece yarısı, sabaha karşı olduğunun farkında bile değildi. Anne olmanın bir özelliği de buydu işte! İsterse zaman güneşi öğlen ışığı altında parlasın, çocuğunun başı darda ise, annenin dünyası kapkara olur.

Evladının bütün acıları, sanki annenin yanaklarından göz yaşı olarak süzülmeye devam ediyordu. Yüreğinin bütün derin sıcaklığı ile hiç durmadan çocuğun alnını okşuyor ve titrek ellerini adeta başından koparamıyordu.

Bir ara afacanın iniltileri tamamen kesildi. Karanlıkta anne bağrına bir kılıç gibi saplanan sessizlik, onu hemen dehşete düşürdü.

Yoksa... Bir anda dili tutulmuştu, çocuğunu kendi kucağında yitirmiş ve ölmeden canlı canlı mezara koymuş gibi tarifsiz bir duygu haline kapıldı. Gecenin karanlığında ne kendisinin, ne de oğlunun korkunç yüz rengi ifadelerini görebiliyordu. Bir anda yatağın bir kenarında halsiz bir halde yıyıldı kaldı...

Birden bire bütün bedenini saran ani bir soğuk titreme hissetti, sanki bir ateş topu yüreğini yerinden dışarıya fırlamıştı...

Hiç beklenmedik bir anda bir aydınlama oldu, küçük yavrusu onun boynuna sımsıcak kollarınla sarılıvermişti, avuçlarının sıcaklığını hissetti. Sonra da halsiz sesini duydu;

- Anne, biricik annem, seni çok seviyorum, seni bırakıp da hiç bir yere gidemem ben!

Bu bir rüya mıydı, yoksa Allah'ın bir lütfü mü?

Çocuğunun kolları arasındaki anne bedeni, sanki mutluluk ateşinde yanıp kavruluyordu.

Kolları, masmavi göklere doğru uçmaya hazırlanan kuş kanadı gibi açıldı ve sonra birden toparlanarak yavrusunu sımsıkı, kendi bağrına bastı.

Anne mutluluğu göklerde değil, kucaktaki yavrudadır.

Anne budur !

Naim BAKOĞLU,

Silistre

Bakmadan Geçme