''İZMİT'TE SABAH'' ŞİİRİM
Allah'ım, ne bu manzara ? Yüzlerce kitap evlerinin sergilediği binlerce yazardan milyonlarca kitap! Sağcı, solcu, din ve ahlâk, klasik Türk Edebiyatı ve Klasik Dünya Edebiyatından çeviri ve orijinal dilde kitaplar, çağdaş basımın en lüks örnekleriyle bir arada !!! Demokrasinin tam anlamında bir göstergesi. Fiyatlar mı? Bunu sormak yetmez, inanmak için gelip de görmek gerek ! Öylesine ucuzlar ki, bu ücret, kitabın basım maliyetini karşılar mı acaba diye düşünmek geliyor akıla! Bir de, okuyucuların bu kadar kitaba ilgisi, gönülleri ferahlatıyor ! Nasuf kardeşim ile keşke Bulgaristan'da da bu ilgiyi uyandırabilsek diye derin ''ah'' çektik durduk...
''İZMİT'TE SABAH'' ŞİİRİM
Değerli dostlar, beni seven ve bir o kadar daha çok saygı duyduğum arkadaşlar!
Değerli şairemiz Havva Pehlivan Özgür'ün davetiyle, Kocaeli Onuncu Kitap Fuarı'na katılıp, hayal bile edemeyeceğim mutlulukla evime döndüm. İlk teşekkürüm, bana bu mutluluğu yaşamama zemin hazırlayan Havva Pehlivan Özgür'edir ! Bu fuara beraber gittiğimiz şair kardeşim Nasuf Dail da şahidimdir ki, biz burada kardeşliğin, dostluğun, kitap sevgisinin en bariz örneklerini gördük. Bunu yaşatan fuar çatısı altındaki tüm yeni arkadaşlarıma ayrıca teşekkür ediyorum. Yüzlerce kitap evinin, binlerce yazar ve şairin milyonlarca kitabı burada sergilemesine ön ayak olan Kocaeli Belediye Başkanı ve organizasyonda emeği geçenlere yine yine teşekkürler. Fuarda bulunduğumuz sürece beni arayıp bulanlara, saygı ve sevgi gösterenlere teşekkürler. Beni görmeye gelip de, oradan ayrıldığım güne denk düşmesinden ötürü buluşamadığımız dostlarıma yürek dolusu teşekkürler. O veya bu nedenle fuara katılamayıp, beni evlerine davet eden, bir acı kahve sohbetini bile yapacak vaktimiz olmadığı için bu davetlere cevap veremediğim arkadaş ve dostlardan çok, ama çok özür dilerim. Sizin davetleriniz benim sizlerin nezdinde insan olduğumun işaretidir, bir de bunun için teşekkür eder, sizler de benim yüreğimde çok değerli insanlar olduğunuzu, çok şiirlerimde de dediğim gibi, bezgin olduğum anlarda bile yaşama yeni umutla sarılmama nedensiniz dostlar, eksik olmayın, var olun. İnşallah, ömür yeter de yine görüşürüz. O zamana kadar selam ve saygılar. Umutlar ölmesin, Yüce Allah, kimseyi dostsuz bırakmasın, yaşasın kardeşlik duygusu, yaşasın insanı insan eden değerler!
Belki de yüz binlerce ziyaretçiyi çatısı altına alabilecek kadar büyük fuar binasının kapısından geçtik, insan seli arasında beş damla gibi Havva hanım, kızı Şengül, damadı Orhan, kuzenleri Ayten, şair kardeşim Nasuf Dail ve ben Naim Bakoğlu. İlgimizi ilk çeken, burada asayişi korumak için alınan önlemler ve kitap sevgisini gösteren, başka yerde görmüş olmadığım bir ilgi yoğunluğu oldu. Sonra nereye baksak, sağda, solda, önde, arkada ve uzak perspektifte görünen yüzlerce kitap sergileri bize hayallerimizi yaşatan bir rüya hissi verdi. Bu hayal mi, rüya mı çağrışımları içinde Tüm Balkan Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği standına vardık. Burada Balkan Türklerinden kitaplar, milli folklorumuzdan örnekler sergilenmişti. Büyük bir okyanus içinde, kendi adamızı keşfetmiş kadar mutlu olduk. Ziyaretçi akını, bizi burada görmek için an ve an büyümeye başladı, selamlaşmalar, tanışmalar, hal hatır sormalar, yıllarca çekilen memleket hasretini dile getirerek, kardeşçe sarmaş dolaşlar başladı, göçmen kardeşlerimizle aramızda. Ana Vatan Türkiye'nin bağrına bastığı evladı fatihanlar, geldikleri ülkeler önemsiz, sanki öz ana, babadan olmuş kardeşler gibi birbirlerine kaynaştılar, hatıralık resimler çekildi, çay, kahveler içildi, geride bırakılan yurtlarından, yerlerinden haber soruldu, kitaplar hediye edilip, hala varlığımıza şükranlar dile getirildi, dayanışma ihtiyacımızın önemi konuşuldu...
Ev sahipliğimizi üstelenen bizim göçmen derneğimizin kitap sergisi, komşu sergilerde hizmet edenlerin de ilgisini çekmiş olacak ki, onlar da ikramlarıyla bize saygılarını göstermeye başladılar. Bu konuya daha teferruatlı ilerde yer vereceğim. Unutmaktan korktuğum için, hemen Mergül Vidinli kız kardeşimizin bu sergide çok olumlu hizmet payını ilâve etmek isterim. Şair kardeşim Nasuf Dail ve ben bu sergide misafir değil, bir ailenin üyesi gibi kabul edildik, kısa bir zaman kesiminde o kadar senli benli olduk ki, sanki az önce gelmiş değil de, yıllarca hep beraber bir arada gibi samimi havaya girdik. Öyle ki, buradan bir anlık bile ayrılmayı yeğlemez duruma geldik ama bu koca çatı altında gezip göreceklerimiz de vardı, o yüzden ev sahiplerinden birazcık ayrılarak fuarı gezmeye başladık. Allah'ım, ne bu manzara ? Yüzlerce kitap evlerinin sergilediği binlerce yazardan milyonlarca kitap! Sağcı, solcu, din ve ahlâk, klasik Türk Edebiyatı ve Klasik Dünya Edebiyatından çeviri ve orijinal dilde kitaplar, çağdaş basımın en lüks örnekleriyle bir arada !!! Demokrasinin tam anlamında bir göstergesi. Fiyatlar mı? Bunu sormak yetmez, inanmak için gelip de görmek gerek ! Öylesine ucuzlar ki, bu ücret, kitabın basım maliyetini karşılar mı acaba diye düşünmek geliyor akıla! Bir de, okuyucuların bu kadar kitaba ilgisi, gönülleri ferahlatıyor ! Nasuf kardeşim ile keşke Bulgaristan'da da bu ilgiyi uyandırabilsek diye derin ''ah'' çektik durduk...
Hayallerimin çok ötesinde, geniş alanı kapsayan bu kubbenin altında yürüyoruz şair kardeşim Nasuf Dail ile. Bundan önce ben altı kitaba imza atmış, o ise ilk şiir kitabını burada tanıtma mutluluğu içinde, sergileri büyük bir ilgi ile geziyoruz. Çağdaş teknolojinin ürünü, öylesine dikkat çekici basın hünerleri var ki, kitapların kapakların görünce, içeriğini bilmeden bile, insanın alıp, mutlak bu kitabı kitaplığına taşıyası geliyor. Bu yetmedi, ilgimizi çeken daha önemli bir gerçekle karşılaşıyoruz. Hani bazı geri düşünceli kişiler, Türk okuyucusunun üzerine çamur atmak hevesindedirler ya, gelin de görün burada okuyucu ilgisinin zirvesini. İsim yapmış şair ve yazarların eserlerine ilgi şöyle dursun, müelliflerin imzalarını almak için uzun, ama çok uzun kuyruklar oluşmuş; insanlar saatlerce bir imzanın mutluluğunu hissetmek için sabır topu olmuşlar, karınlarının açlığı ve susuzluğu umurlarında bile değil! Bu manzara bizi hem sevindiriyor, hem de Bulgaristan'da karınca kaderince yazmaya çalışan biz, şair ve yazarlara ilgi gösterilmemesinden üzüntülerimiz tazeleniyor...
Kocaeli Büyük Şehir Belediye'sinin düzenlediği Onuncu Kitap Fuarı'nda, bizi hayallerin bile dışında yaşatan bir çok organizasyon sürprizleri vardı. Örneğin demokrasinin örneği konferanslar. Türkiye'nin ünlü televizyon yorumcuları, yazarlar ve şairler konferans salonlarında yüzlerce dinleyici ve seyircinin ilgisini çekti. Din ve ahlak üzerine konferanslar da ayrıca ilgi odağı oldu. Bizzat benim ilgimi çeken de bu oldu. Yani ne sağcı, ne solcu, ne dindar kesim birbirine engel olmadan, bir çatı altında demokrasi örneği gösterdiler. Bu hoşgörü havasında, biz de sergilere konuk olduk, kitaplarımızı imzaladık, Türkiye Cumhuriyeti'nin ünlü şair ve yazarlarından imzalı, değerli kitaplar aldık. Nasuf Dail kardeşim ve benim için belki de en büyük sürpriz çağımızda, Türkiye Televizyonu'nun en ünlü siyasi belgesel yorumcusu ve usta gazeteci Banu Avar hanım efendinin bizzat konuğu bulunduğumuz sergiye gelip, bize ''Hoş geldiniz!'' ziyareti idi. Beraber hatıralık resimler çektirdik, ortaklaşa mutluluk duygularımızı gönüllerimize kazıdık. Devamında komşu sergilerle müşterek geliş gidişlerimiz oldu, keza resimler çekilerek, düne kadar tanışmadıklarımızla öz kardeş havası yaşadık. Kocaeli Onuncu Kitap Fuarı'ndan intibalarıma son vermezden önce, çok önemli bir durumu da ifade etmek isterim. Pazartesi günü, fuar adeta öğrencilerin istilasına uğradı. Öğretmenleri onları kitaplar ve yazarlarıyla tanıştırmaya getirmişlerdi. Ayakta alkışlanacak bir olay! Ne güzel! Kocaeli Onuncu Kitap Fuarı'ndan izlenimlerimi böyle kısaca anlatmaya çalışırken, davetleriyle bize bu mutlulukları yaşatanlara sonsuz teşekkürler ederim.
İZMİT'TE SABAH
Tuna boylarından çıktım da ben uzun bir yola
Ver elini İzmit dedim sabah saatlerinde.
Nabzım renk değiştirdi otobüs verdikçe mola
Zira biliyordum, yerim vardı dost kalplerinde.
Yanılmamışım, kucaklaşmanın tadını aldım
Dünyalar benimdi o an, ben ise dostlarımın.
Hasretle buluşmanın iki arasında kaldım
Mutluluk olup da damarlarımda aktı kanım.
Meğerse var olmanın nedeniymiş bir de özlem
Bir gün hatıralar da neşeyle canlanırmış, ah .
Alevler göklere şahlandı içimdeki közden
Dertlerimi unutuverdim İzmit'te bu sabah.
Naim BAKOĞLU,
Silistre