- Haberler
- Bulgaristan
- ( 1. ) DPS, NEDEN BEKLENENDEN DAHA RAHAT KAZANDI?
( 1. ) DPS, NEDEN BEKLENENDEN DAHA RAHAT KAZANDI?
* DPS'nin beklenenden daha rahat kazanmasının, belki de en önemli sebeplerinden biri burasının seçimlere müdahil olmamasıdır. Ancak ileride bunun böyle olacağı anlamına gelmez. Şu anda Balkanlarla ilgili ciddi reorganizasyon yapılmakta ve oralarla ilgili sil baştan uzun vadeli yeni politikalar geliştirilmesi için çalışmalar yürütülmekle. * Bulgaristan parlamentosunun aldığı karar gereği, özellikle ülkemizdeki çift vatandaşlı soydaşlarımızın oy kullanma hakları ciddi şekilde kısıtlanmıştı. Bu kısıtlama garip şekilde, yıllarca soydaşımızı temsil ettiği iddiasında olan DPS'ye karşı insanımızın tepkisinin her geçen gün yükselmeye başladığı tarihlere denk geldi. * Herkes taraf tutabilir ama kurumsal olarak temsil ettikleri örgüt, hiç bir tarafa angaje edilemez, çünkü bu örgütlerde her görüşte ve anlayışta kişiler vardır.
DPS'nin bütün gücünü bu seçimlere vereceği belliydi. Son yıllarda, soydaşımız tarafından onlara karşı oluşan tepki ciddi boyuta ulaşmıştı. Bu seçimler adeta tamam mı devam mı seçimi haline gelmişti. Bundan dolayı zaten kazanması bekleniyordu, hele ki bazı yerlerde adeta tek adayla çıktılar seçimlere. Ama her şeye rağmen, çok net galibiyetler elde ettikleri bir gerçek.
Neden? Burada verilen avantaların ötesinde, başka bir kriter söz konusu. Belki de ilk defa burası seçimlere müdahil olmadı.
Ortadoğu'da ve Suriye'de yaşanan sorunlar tüm dikkatleri oraya çevirmesine neden olduğundan Bulgaristan'daki seçimler gündemde bile yoktu. Ama bu ilk ve muhtemelen son defa olacak.
Oralarda yaşayan soydaşlarımızın durumu ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Bundan öte oralardaki varlığımız stratejik çıkarlarımızın açısından olmazsa olmazdır. Ancak son yıllarda, maalesef, yanlış politikaları sayesinde, buralarda devlet politikaları değil, parti politikaları uygulanmaya kalkışıldığından soydaşlarımız arasında kaçınılmaz bölünmeler yaşandı. Bu durum Balkanlar'ın tümünde olduğu gibi, Bulgaristan için de geçerlidir.
Soydaşlarımızın arasında bölünme yaşanmasının temel sebebi buradaki iktidardır. Diğer yandan bazı gerçeklerin ortaya çıkması açısından, bu durum iyi olmuştur veya kötü olmuştur, ancak tablo ortada.
Daha DPS'nin kuruluş tarihinden itibaren burası bu partinin, kimler tarafından ve hangi amaçla kurulduğu gibi, ayırıntılı bilgilere sahipti, ancak her şeye rağmen eskiden ilişkiler her iki tarafın çıkarları doğrultusunda belli dengeler üzerine yürütülüyordu.
Burada ayrıntılara girmeye gerek yok. Bu konularda çok yazdık. Anlatmak istediğimiz konu başka.
DPS'nin beklenenden daha rahat kazanmasının, belki de en önemli sebeplerinden biri burasının seçimlere müdahil olmamasıdır. Ancak ileride bunun böyle olacağı anlamına gelmez. Şu anda Balkanlarla ilgili ciddi reorganizasyon yapılmakta ve oralarla ilgili sil baştan uzun vadeli yeni politikalar geliştirilmesi için çalışmalar yürütülmekle.
Bundan öte, oradaki gerçek durumları tespit etmek için, bugüne kadar olduğu gibi, tek kanaldan değil, değişik kanallardan bilgiler toplanmakta.
BURAYA GÖÇ EDEN SOYDAŞIMIZA OY KULLANMA KISITLANMASININ ASIL SEBEBİ NEDİR?
Bulgaristan parlamentosunun aldığı karar gereği, özellikle ülkemizdeki çift vatandaşlı soydaşlarımızın oy kullanma hakları ciddi şekilde kısıtlanmıştı. Bu kısıtlama garip şekilde, yıllarca soydaşımızı temsil ettiği iddiasında olan DPS'ye karşı insanımızın tepkisinin her geçen gün yükselmeye başladığı tarihlere denk geldi.
Özellikle ülkemizdeki göçmenlerin çok daha fazla olan tepkisi giderek artma eğiliminde olduğundan, çift vatandaşı statüsünde olan ve oy kullanma hakkına sahip vatandaşlarımızın bu hakkı birden kısıtlandı. Bunun arkasında aşırı milliyetçilerin değil, DPS'nin olduğunu söylemek lazım.
Yani bu kısıtlama her şeyden önce, oradaki devletin DPS'yi koruma amaçlı yapıldığının altını çizmek lazım. Ne demek istediğimizi anlamayanlara, bu konuda daha derin araştırma yapmalarını tavsiye ederiz.
SEÇİMLER VE STK'LAR TARAF OLABİLİR Mİ KONUSU
STK'lar, ortak hedefleri ve amaçları olan kişilerden oluşan örgütlerdir. Bunun dışında buralarda üye olanlar değişik siyasi ve dünyevi görüşlere sahip olabilir, doğal olarak kendilerine yakın olan tarafı destekler.
Hafta sonu Bulgaristan'da yapılan yerel seçimlerden sonra STK'ların siyasete müdahil olup olmaması konusunu bir defa daha tartışmaya açtı. Bir STK, kendi kuruluş amaçlarının dışında, kurumsal olarak başka herhangi siyasi ve benzeri oluşuma topyekün taraf olamaz. Ancak bunun dışında, gerek yöneticileri, gerek üyeleri şahsi olarak herkes kendi görüşleri ve inançları doğrultusunda bir yerlere taraf olabilir.
Nitekim bu durumlara defalarca şahit olduk. Bütün STK yöneticileri, kendi şahsi düşünceleri doğrultusunda bir yerleri destekledi. Bulgaristan'da yapılan seçimlerde de aynı şekilde herkes kendi inandığı doğrular doğrultusunda bir tarafları destekledi. Kimileri güçlü olanların yanında her aldı.
Bunu inandıkları için mi, yoksa günün güçlüsü oldukları için mi yaptılar bilmiyoruz. İleride belli olur. Yarın öbür gün başka birileri kazandığında oraya mı kayacaklar, yoksa destek verdikleri kişilerin yanında yer almaya mı devam edecekler, bunu zaman gösterecek. Kimileri de karşı tarafta, muhalefette olanların yanında yer aldılar. Herkesin kendine göre görüşü olacaktır, olmalıdır da.
STK'larda sıkıntı ancak temsil ettikleri kurumsal yapıların isimlerini ve orada işgal ettikleri pozisyonların sıfatlarını kullanmaya kalkışıldığında olur. Bizim gördüğümüz kadarıyla da kimse bunu yapmadı. Herkes kendi yönetimlerindeki kişilerle şahsi olarak, temsil ettikleri kurumsal pozisyonlarını kullanmadan kimi destekledilerse oralarda yer aldılar. Bundan doğal bir şey olamaz. Herkes taraf tutabilir ama kurumsal olarak temsil ettikleri örgüt, hiç bir tarafa angaje edilemez, çünkü bu örgütlerde her görüşte ve anlayışta kişiler vardır.
Farklı düşüncede olan ve farklı yerleri destekleyenler olarak diğer STK yönetici arkadaşlarımızla aramızda atışmalar olmadı da değil. Bunlar olacak. Burada esas olan en tepede bizim aynı çıkarlar doğrultusunda, yani soydaşlarımızın çıkarları için mesai harcadığımız gerçeğidir.
Hedef ve amaçlar aynı olunca, fikir ayrılıkları olsa da, eninde sonunda bunlar mutlaka giderilir ve ortak müştereklerde buluşulur...
( Devam ediyor)