İhanet edene ve nanköre acımayacaksın... - Op. Dr. Gürçay CEM

İhanet edene ve nanköre acımayacaksın...


Dünyanın en affedilmez eylemi kendi soyuna, vatanına ve milletine ihanettir. Bunun dinimizde de yeri olmadığı gibi, bunu yapanların yeri sorgusuz sualsiz cehennemdir. İhanet edenler asla affedilmemelidir, çünkü ihanet bunların genetiğinde vardır. Bir kez ihanet eden yine eder...

Nankörlükte aynı ihanet gibidir. Nankör de değişmez. Bunlar genetikleri bozuk tiplerdir. Bunlara acımayacaksın. Atalarımız boşuna: "Merhametten maraz doğar! " dememiş.

Kendi adımıza da asla affetmediğimiz hainlik ve nankörlüktür. Bazı kişiler için fedakarlık yaparsınız. Onlar için fırsatlar kaçırırsınız, hatta zararlara uğrarsınız ama buna rağmen onlara destek olursunuz.

Dostlarımıza karşı her zaman dürüst ve samimi olduk. Bizi ilgilendirmeyen konularda bile onların yanında olduk, neye mal olursa olsun onları savunduk. Zaman zaman bu tavrımızdan dolayı çok fazla fırsatlar kaçırdığımız da oldu, zararlara maruz kaldığımız da.

Bunun sayısız örnekleri var ama her zaman sözümüzün arkasında durduk. Asla rüzgara göre yön değiştirmedik. Ama bir gün bakarsınız, fedakarlık yaptığınız bazı kişiler belli çıkarlar karşılığı hainlik yapıp size karşı dönmüş. İşte asla affetmediğimiz kişiler bu tür hain ve nankörlerdir. Ancak buna rağmen cevap vermez, " Herkes, kendi yoluna!" deyip kendi haline bırakırsınız.

Ama öyle tipler vardır ki, nankörlük yapmakla yetinmez bir de size zarar vermeye çalışır. İşte bunlara karşı her zaman misliyle cevabımız olmuştur. Er olmuştur, geç olmuştur ama mutlaka olmuştur. Düşmanlık yapmaya kalkışanları asla unutmayız ve onlara karşı mutlaka cevabımız olmuştur. Cevabımız "Göze göz, dişe diş" değil "Göze iki göz, dişe çene" olmuştur...

Nankörlük ile yetinmeyip bir de düşmanlık yapmaya kalkışanlara karşı anlayışımız budur.

Bu konuda kimseye "borçlu" kalmadık. Herkes ektiğini biçti. Rüzgar eken fırtına biçti. Ki fazlasıyla örneği de var. Siyasetçisi de var, bürokratı da, işadamı da, yöneticisi de.

Hepsinin akıbeti aynı olmuştur. Kimisi makamını kaybetti, kimisi kariyerini, kimisinin işi bozuldu, kimisi sağlığını kaybetti ama sebep ne olursa olsun akıbetleri hep aynı oldu. Bir daha hiçbiri kendine gelemedi. Her biri hesabını fazlasıyla ödedi. Ama hepsinin de yüzlerine bunu önceden söyledik.

Düşmanlık yapmaya kalkışan, bu nankörlerden birinin önünde parlak bir siyasi gelecek varken, yüzüne bundan sonra muhtar bile olamayacağını söyledim. Bu gün, kimsenin selam bile vermediği biri olarak ortalıkta dolaşıyor. Siyasi hayatını bitireceğiz dedik yok olup gitti...

Diğeri, iş dünyasından ve kendi alanında sayılı kişilerden biriyken sıradan, kimsenin adam yerine koymadığı küçük esnaf ayarında biri olarak varlığını idame ettirmeye çalışıyor.

Üst düzey yöneticilik yapan, dediğim dedik, astığım astık başka biri zarar vermeye kalkıştı ama asıl zararı kendisi gördü. Makamını da kaybetti , saygınlığını da. Yetmedi, istifa etmek zorunda da kaldı. Oysa, kendisine de zamanında onun açısından hayati önem arz eden bir konuda yardımcı olmuştuk...

Bir diğeri sağlığını kaybetti ve şu anda bakıma muhtaç şekilde birileri yardım etsin diye onun bunun gözüne bakıyor...

Evet! Dostlarımız baş tacıdır. Düşmanlık yapmak isteyenler kendileri bilir. Bu yazı kıssadan hisse yazısıdır. İsteyen istediği gibi algılar. İsteyen ciddiye alır. İsteyen gülüp geçer, fakat örnek verdiğimiz kişiler de bir zamanlar olacakları önceden yüzlerine söylediğimizde gülümseyip geçmişlerdi.

Bu gün hala gülecekleri var mı acaba?

Dediğimiz gibi, bize bulaşmayan kimseye bir şey demeyiz. Bizim gibi düşünmeyen , fikirlerimize katılmayan, bizden nefret edenler, hatta nankörlük yapanlar bile sadece yürüyüp gitsin.

Neydi? "Beni tanımıyorsan arkamdan aptalca konuşma. Benden nefret ediyorsan sadece yürü ve git ama asla bana düşmanlık etme. Unutma! Seni yiyebilecek biri asla ısırmaz."

Biz her zaman olduğu gibi önceden söyleyelim de!

Sonra kimse demedi demesin!

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!