En çok teveccüh görenin etrafında birleşmek en hayırlısıdır - 1. - Op. Dr. Gürçay CEM

En çok teveccüh görenin etrafında birleşmek en hayırlısıdır - 1.


YAPTIKLARI HATALARLA KENDİLERİNİ İFŞA EDEN ADAYLAR 

Hafta sonu kongrede yaşananlar herkesin tepkisini çekti. Karşılıklı suçlamalar havada uçuştu.

İnsan psikolojisi bilimine göre, suçlu olanlar karakteristik davranış içine girerler. Herkes hayatında mutlaka şahit olmuştur: Kabul edilmeyen davranışlarda bulunan veya suç işleyen biri hemen kendini savunma moduna geçer. Bilinç altı olarak yaptıklarını örtbas etme dürtüsüdür bu.

Pazar günkü kongrenin ertelenmesine kadar giden gelişmelere neyin sebep olduğunu olayların içinde olanlar çok net biliyor. Son cumartesi yazımızda, bu konuda uyarılarda da bulunmuştuk, aslında birileri çirkeflik peşinde olduğu konusunda ve nitekim aynen de yaşadık.

Birileri delikanlı gibi çıkıp yarışacaklarına binbir türlü katakulli peşinde koşmaya kalkıştı.

Hazirunun saklanması, bazı üyeleri haziruna alınmaması ve en son tamamen keyfi olarak, hiç bir hukuki dayanak olmadan kabul edilmiş 648 üyeyi hazirundan çıkarılma gayretleri...

Ancak olayların perde arkasını bilmeyenler kimin haklı, kimin haksız olduğu konusunda kafaları karıştı.

Aslında gerçeği görmek son derece basit. Temel insan davranışları konusunda bilgi sahibi herkes olayları kolayca çözebilir. Üstte belirttiğimiz gibi, suçlu olanlar hemen kendilerini savunma gereği duyar.

Aynen bazı adayların yaptığı gibi. Kongreden hemen sonra peş peşe açıklamalar yaptılar. Bununla yetinmeyip karşı tarafı suçlayıcı ifadeler de kullandılar. Tipik suçluluk psikolojisi - "hem suçlu hem güçlü" davranışı...

Asgari genel kültür sahibi biri bile hayatın bu temel davranış biçiminden haberdarken, böyle inanılmaz hata nasıl yaparlar anlamak mümkün değil.

Bunu yaparak aslında suçun kendilerinde olduğunu itiraf ettiklerinin nasıl farkına varamazlar. Hayret!

Hadi kendileri kongrenin heyecanı ile böyle bir hata içine girdiler de yanlarında aklı selim, okuması yazması olan, kitap okuyan kimse mi yok ki bunları uyarsın.

Vardır mutlaka da, şunu hatırlatmak lazım anlaşılan: "Önemli olan okumak değil anlamaktır."

Başka büyük hataları da Makedonyalı birini divana önermek. Böyle bir hamle bizim camiamıza büyük hakaret anlamına geldiğini nasıl akıl edemez, bu iki aday, bunu anlamak mümkün değil.

Üstte dediğimiz gibi, hadi kendileri kongrenin heyecanından aklı selim düşünemiyor olabilir; ama yanlarında kafası basan tek Allah'ın kulu da mı yok ki, böyle bir tercih bizim insanımıza saygısızlık olacağı konusunda bunları uyarsın.

Sanki Bulgaristan göçmenleri arasında bunu yapacak kimse yokmuş da, bunu oraya oturtmuşlar algısına sebep oldular; ama aslında bu inanılmaz hatalı tercihler için bu arkadaşları yadırgamamak lazım.

Zira seçim süreci boyunca da birçok stratejik hatalar yaptılar.

Kampanyaları boyunca çok can alıcı başka hatalar da yaptıklarını divan oylamasında herkes net olarak görmüş oldu.

Zaten seçimin favorisi olan Emin Balkan'a destek iki adayın toplamının çok üzerindeydi.

Bu hataların ne olduğunu buradan söyleyecek değiliz, kendileri bulsunlar!

Ayrıca seçim daha bitmiş değil...

DEMOKRASİLER HERKESİN HER ŞEYİ İSTEDİĞİ GİBİ YAPMASINA İZİN VEREN SİSTEMLER DEĞİLDİR

Birileri aklına estiği gibi bir şey yapmak istediğinde hemen demokrasiye sığınıp demokratik hak diye ortaya atılır.

Oysa demokrasiler de belirlenen kanun ve kurallar ile yürütülen yönetim sistemlerdir. Pazar gün divanda yer alan Makedonyalı zatın akla ziyan teşebbüsünü demokrasiyi ileriye sürerek uygulamaya kalkışması gibi. Tamamen yasalara, tüzüğe ve yönetime verilen yetkiler doğrultusunda kabul edilen 648 üyeyi oy kullanıp kullanmamasını oylamaya kalkışması gibi...

Arkadaş, bu nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Evet, derneklerin en üst karar mercii genel kurullarıdır;ama bu genel kurulların üstünde de kanunlar vardır.

Nasıl bir akılalmazlıktır, kanunlara uygun şekilde gerçekleşmiş bir eylemi, demokrasiyi ileri sürerek gündeme getirmek?

Vereceğimiz örnek biraz uç bir örnek olacak; ama olayın daha net anlaşılması için sunuyoruz:

Velev ki genel kurulda imza toplandı, herhangi bir üyenin idam edilmesi için; oylamaya sunuldu ve genel kurul idam kararı aldı. Şimdi kalkıp genel kurul karar verdi diye, bu kişiyi idam mı edeceksiniz? Mantık aynı mantık...

Taraflı tarafsız herkes, hukukçusundan (birkaç kukla, kendilerine bile faydası olmayan tetikçi hukukçu dışında) sıradan vatandaşa kadar, herkes böyle bir oylama olamayacağını söylediği halde, hala bu konuyu gündemde tutmak nasıl bir ruh halidir, nasıl bir çirkefliktir?

Bazılarının görüşüne göre, üyeliklerin hukuki açıdan bir sorun olmadığını; ama etik olmadığı yönünde eleştirileri var.

Bu üyelikler hem yasal hem son derece de etik. Yani en küçük sıkıntılı bir durumları yok. Etik olmayan durum; ancak bir adayın lehine, diğer adayların üyeleri sümen altı edilerek "hırsızdan mal kaçırır" gibi üye yapıldığında olur...

Bu durum bile tüzüğe ve yasalara uygun olur, toplantı yeter sayısı ve çoğunluk kabul ettiği zaman; ama etik olmaz. Yani sadece tek adayın üyeleri kabul edilip diğerleri edilmezse, etik olmayan durumlar söz konusu olabilir.

Dünyanın her yerinde, ister STK olsun, ister siyasi parti, seçim dönemlerinde yeni üyelik kayıtları yapılır. Öyle ki, siyasi partiler sokaklara, meydanlara ve avm'lere üye stantları bile açar.

Bundan doğal bir şey olabilir mi? Bu hakikatler ortadayken birileri çıkmış çirkeflik ve bozgunculuk yapma peşinde...

Ama çok da iyi oldu! Herkes, bu camiada bozgunculuk kimlerin yaptığını net olarak gördü.

Kaldı ki, bu 648 üyenin oy kullanıp kullanmama hakkında oylama olsaydı bile, sonuç bu şaşkalozların istediği gibi olmayacaktı da burada mesele bunların kafasına göre hareket etmelerine izin vermemektir...

TARTIŞMALI 648 ÜYE HAKKINDA GÖZDEN KAÇIRILAN AYRINTI NEDİR?

Tamamen usulüne uygun yapılan; ancak karşı tarafın seçimi kazanamayacaklarını anlayınca işi yokuşa sürme amaçlı başlatılan son yapılan üyeler konusu, kongrenin ertelenmesine sebep oldu.

Ama burada göz ardı edilen önemli bir ayrıntı var. Kamuoyunda öyle bir hava estiriliyor ki, sanki bu üyelerin tamamı bir adayın lehine kayıt edilmiş. Oysa öyle bir şey yok! Adaylardan birinin en fazla üyesi olduğu doğru; ama bu sayı 400'ün altındadır. Diğer üyeler öteki adayların üyeleridir. Yani anlatmak istendiği gibi, öyle kongrenin sonucunu belirleyecek kadar çok önemli bir sayı da değil...

Burada adaylardan birinin, yani Emin Balkan'ın, daha fazla üye olması, onun suçu değil ki ikide bir tartışma konusu yapılıp duruluyor.

Üye olmak herkese açıktı ve herkes istediği gibi, kimi desteklediğine bakılmaksızın üye olabilirdi.

Nitekim, bu 648 üyenin arasında her adayı destekleyen üyelikler de mevcut. Adaylardan birine daha fazla teveccüh gösterildiyse, bunun suçlusu o üyeler değildir.

Bu itirazlarda bulunanlar, suçu kendilerinde arasın. Demek yeterince destekçi bulamamışlar ki daha az üye kayıt etmişler. Onlar da 1000 üye getirseymişler. Getirdiler de kabul etmeyen mi olmuş? Yok böyle bir şey! Bulabildikleri destek ancak bu kadar...

Bunların karın ağrısı işte bundan. Etik olmayan durum ancak bir adayın lehine, diğer adayların üyeleri sümen altı edilerek "hırsızdan mal kaçırır" gibi üye yapıldığında olur. Bu durum bile tüzüğe ve yasalara uygun olur, toplantı yeter sayısı ve çoğunluk oyladığı zaman; ama etik olmaz .

Bu iki aday arkadaşı en başından beri uyarmıştık, kongre kazanacak destekleri olmadığı için. Yönetimde kontrolü, bunlara o yüzden fazla üzerlerine gitmeden bıraktık. Hesap kitap yapmalarına, üyeleri tekrar tekrar saymalarına fırsat vermiştik ve demiştik ki, nasıl sayarlarsa saysınlar, ister soldan sağa veya sağdan sola; ister yukarıdan aşağıya veya aşağıdan yukarıya, sonuç değişmeyeceği konusunda bu arkadaşları önceki yazılarımızda uyarmıştık.

Aslında, bu son üye kaydı bile teveccühün kime olduğu yönünde çok net bir göstergedir.

Bu 648 üye kaydı aynı zamanda mini anket niteliği de taşımakta.

Camianın tercihini kimden yana olduğunu gösteren net bir kanıt...

KONGRENİNİN ERTELENMESİ HANGİ İKİ ADAYIN LEHİNE OLDU?

Kongre ertelendi. Bu durumdan olumsuz etkilenen taraf olduğu gibi, kongrenin ertelenmesi başkalarının adeta imdadına yetişti.

Ertelenme en çok Emin Balkan'ın işine gelmedi. Zira kongrenin yapılması durumunda, açık ara kazanacağı çok net şekilde belli oldu; ama buna rağmen, çirkeflik boyutuna varan ve kasten çıkarılan gerginliğin daha fazla tırmanmaması adına ertelemeyi kabul etmiştir.

Kazanacağı çok belli olan kongrenin devam etmesi için ısrarcı da olabilirdi; ama o kendini değil, camiayı ön planda tutarak gerilimin daha fazla devam etmemesi için ertelenmeye olumlu yaklaşmıştır.

Bu sağduyulu yaklaşımı için camia Emin Balkan'a teşekkür etmeli. Ertelenme en çok tabi ki diğer iki adaya yaramıştır. Oylama olsaydı, umduklarından çok daha az oy alacaklardı ve bu durumda camianın nezdinde itibarları çok ciddi hasar alacaktı.

Bir daha bırakın herhangi bir yere aday olmayı, bulundukları statülerini de kaybedeceklerdi; ama bunun olabileceği konusunda önceki hafta bu arkadaşları dostça uyarmıştık.

Zaten divan oylamasında her şey çok açık ortaya çıktı. Divan oylaması anket niteliği taşıyordu. Emin Balkan'ın destekçileri, diğer iki adayın destekçilerinin toplamından çok daha fazla olduğunu görmeyen kalmadı. Öyle ki, oylamayı yaptıran kongredeki sunucu, ortaya çıkan sonucu en küçük tereddüt bile etmeden Emin Balkan'ın önerdiği divan lehine ilan etti. O kadar açık fark vardı iki divan önerisi arasında. Hele adaylardan biri oylama sonuçlarını tek tek sayılmasını istemez mi? Kendi selameti açısından Allah'tan böyle bir yöntem izlenmedi. Sayılsaydı mağlubiyet tartışma götürmez şekilde kesinleşmiş olacaktı. Kaldı ki illa da ortaya çıkan oylama sonucunu kabullenmek istemeyenler varsa, video kayıtları var. Bu görüntülerden verilen oyları tek tek saysınlar...

Sonuç olarak, hepsi bu gerçekler çok net ortadayken daha neyin davasını güdüyorsun?

Daha neyin adaylığında ısrar ediyorsun?

Üç yüz - beş yüz üye desteği ile (ki divan oylamasında bu çok net belli oldu) ancak orta ölçekli bir yöresel dernek adayı olunabilir...

İleriki süreçte, bu tabloya rağmen, hala adaylıkta ısrar etmek, bu iki adaya camiada bozguncu ve bölücü damgası yemelerine sebep olacaktır.

Bunu da öylesine söylemiyoruz. Olacağından eminiz. Bu güne kadar nasıl ki söylediğimiz her şey milimi milimine çıktıysa, bunun da aynen tecelli edeceğinden şüphemiz yok.

Daha geçen haftaki yazımızda uyarmıştık, kongrede bazı adaylar çok büyük hayal kırıklığı yaşayabilir diye; çünkü gördük ki bizim canciğer olan dostlarımızın onlara destek verecekleri yanılgısına düşmüşlerdi.

Diğer yandan, ertelenme camianın selameti için de iyi olduğu ayrı bir gerçek. Yoksa bu ortamda gidilen kongreden çıkan sonuç, kırgınlıkları çok daha derinleştirecekti.

Ertelenme herkese olayları daha sağduyulu değerlendirme fırsatı verecektir. Kongrede divan oylamasında ortaya çıkan tabloya bakınca, adaylardan ikisinin artık aday olma ihtimali kalmadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki Emin Balkan'a destek verecek birçok arkadaşımız oylamaya daha geç geldi. Yani divan oylamasında salonda yoktular. Hatta salona gelip kongre ertelendiğini öğrendiklerinde neden haber vermedin de bizi boşu boşuna oraya gitmek zorunda bıraktın diye sitem de ettiler. Yani Emin Balkan'a destek, divan oylamasından ortaya çıkandan daha da yüksek demek istiyoruz. Yani divan oylamasında görüldü ki birleşseler bile güçleri Emin Balkan'a karşı kazanma şansları yok.

Bundan dolayı artık kendilerinin aday olma şanslarının olmadığından son çare olarak, ortak bir aday üzerinde uzlaşma arayışlarına girecekler muhtemelen. Bu saatten sonra böyle birini bulmaları da pek mümkün değil. Zira önceki yazılarımızda bahsettiğimiz gibi, bu tür birleşmelerde iki kere iki dört etmiyor. 2.5 ediyor, 3 ediyor; ama dört etmiyor...

Yani anlatmak istediğimiz bu iki aday etrafında birleşecek birini bulsalar bile, destek iki adayın toplamı etmeyecek. Çok daha düşük olacak. Oysa yapılması gereken, camiada en çok teveccüh gören kişinin etrafında birleşmektir. Üç yıldır bu konuda camiada yaptığımız araştırmada öne çıkan isim açık ara Emin Balkan olmuştur.

Camianın selameti için en çok teveccüh görenin etrafında birleşmek en hayırlısıdır! 

İnsanımızın birçok sorunu varken, çekişmeli kongrelere gitmek kimseye bir fayda getirmeyecektir.

Görüş ayrılıklarımız olsa da, aramızda birleştirmeyi gerektirecek çok daha fazla da sebebimiz var...

 

[email protected]

YAZIYI PAYLAŞ!