Atmosfer mecburen yumuşatılmalı, dostane ve barışçıl bir hava yaratılmalı - Mümin TOPÇU

Atmosfer mecburen yumuşatılmalı, dostane ve barışçıl bir hava yaratılmalı


 

Yüzerce göçmen derneğimiz var; ama nedense sadece birisi en üst katmanlarda yer edinmiş ve el üstünde tutulmakta.

Şimdi nefesler tutuldu ve herkes sabırsızlıkla kongre gününü beklemekte. Ay sonuna beş gün kaldı, Mart ayından da 13 gün aldıktan sonra, Bal-Göç derneği yeni başkanına ve yönetimine kavuşacak.

Bu kongrenin son derece pozitif bir atmosferde, samimi bir şekilde gerçekleştirilmesinden büyük bir memnuniyet duyacağız. Bütün sorunların yapıcı diyalog yoluyla çözülebileceğine inanıyorum.

Tabii herkesin bu kongreye açık fikirlerle gelmesi, bundan sonraki sürecin de sağlıklı işlemesi bakımından önemli.

Şimdilik ortam bayağı gergin; fakat kongre gününe kadar atmosfer mecburen yumuşatılmalı, dostane ve barışçıl bir hava yaratılmalı; var olan küçük siyasi kaygılar unutulmalı. Kongre salonuna girerken, bütün delegeler siyasi ceketlerini kesinlikle fuayeye asıp da girmeli...

Bal-Göç asla bir siyasi örgüt değil. Bu dernek bütün göçmenleri eşit şekilde kapsamakta ve kucaklamakta, yöneticisi ve üyesi aynı haklara sahip ve eşittir. Kimsenin diğerinden üstün bir tarafı yoktur.

Farklı görüşlerimiz olabilir, farklı siyasi mecralarda sürüklenebiliriz; ama masaya oturup çaylarımızı yudumlarken hepimiz aynı seviyedeyiz ve kardeşiz.

İşte bundan dolayı Bal-Göç söz konusu olduğunda, bütün akan sular durmalı. Öncelik ve ağırlık dernekten yana yoğunlaşmalı.

Seçim öncesi hiç arzu edilmeyen ve beklenmeyen kamplaşmalar oluştu, hatta geçen gün bir cenaze merasiminde herkes birbirinden ayrı öbek öbek oturmuştu ve uzaktan olan biteni, gelen gideni süzüyordu. Halbuki, bizim geleneklerimizde en azından cenazede dost ve düşman bile barışık olur, yan yana aynı safta durur.

Göçmen camiamızın seçkin akil adamları ve kanat önderleri mevcut. Onlar kongre öncesi derhal bir yere gelmeli ve kamu oyuna bir açıklama yapmalılar; çünkü dernekte çanlar alarm çalmakta...

Barış, huzur ve kardeşlik duyguları içinde kusursuz bir kongre gerçekleştirmeliyiz. Sonuçta bir siyasi parti kongresine veya milletvekili seçimlerine gitmiyoruz...

Hepimizin aynı göçmen camiasının birer sabık ferdi olduğunu unutmamalıyız. Kongre salonunda hepimiz kardeşçe el sıkışabilmeliyiz, hiç cepheleşmeden yan yana oturabilmeliyiz, ellerimizde ve yüreklerimizde bir tek Bal-Göç flamasını taşımalıyız...

Bal- Göç tüzüğüne göre, yönetim kurulu 35 üyeden oluşmakta. Şimdiden şahsen ben bu yönetime yeni seçilecek üyelerin eğitim ve kültür seviyelerini düşünmekteyim. Doğal olarak onların birikimlerini ve yeterliliklerini sorgulamaktayım. Ben de bu derneğin bir üyesiyim ve buna hakkım var. Herkesin buna hakkı var...

Eskiden, yönetim kurulu üyeleri arasında, herhangi bir yönetici vasfı olmayan, sıradan ve oluşmamış kişilikler de yer alıyordu. Zaten bundan dolayı, şimdi zor bir süreçten geçmekteyiz. Güven oyu verdiğimiz yönetimdeki kişiler olup biteni sorgulamayı ve hesap aramayı öğrenmeli. Bazıları mandatı boyunca pasif ve suskun kalıyorlar. Genelde bütün ağırlık başkana ve yardımcılarına düşmekte, üyelerin durumu ve etkinlikleri küçümsenmeli. En azından bütün yönetim seçkin ve toplumun yakından tanıdığı, güvendiği ve takdir ettiği şahsiyetlerden oluşmalı. Sıradan kişiler, derneğimize sadece sıradanlık ve hareketsizlik sağlar...

Bir sözle, kongrede başkanlık adaylığını açıklayacaklar, teklif edecekleri yönetim kurulu üyelerini çok büyük özen ve titizlikle seçmeliler. Bu tür listelerde bazı kişiler şimdiye kadar sadece hatır için seçiliyorlardı; ama yıllardır derneğimizde hiç bir ağırlıkları ve etkinlikleri olmadı. Onları bir tek selfi çekimlerden tanıyoruz...

Son zamanlarda Bal-Göç için çok yazıldı ve çizildi. Bu arada bizler de boş durmadık; ama kongre tarihine kadar artık düşünce ve karar alma zamanı.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI