DPS, Bal-Göç başkanı seçemez... - Mümin TOPÇU

DPS, Bal-Göç başkanı seçemez...


Dünkü gün, bir köşe yazarı aradı ve aynen şunu sordu:

"Komşu Bulgaristan'ın DPS partisi, Bal-Göç'e genel başkan mı seçiyor?"

Bunu duyunca asabileştim ve keyfim kaçtı; çünkü böyle bir olanağa kimsecikler asla imkan tanımazdı.

Göçmen camiasının köklü ve kabul görmüş sivil toplum kuruluşu, yabancı bir devletin siyasi gücü elinde oyuncağa dönüşemezdi.

Hele aynı bu siyasi parti, başındaki tartışmalı ve şaibeli liderlerinden kurtulmadığı müddetçe, aralarında makul ve güvenilir seviye çerçevesinde bir diyalog bile düşünülemez...

Vaktinde, biz, Bulgaristan'da yaşayan Türkler, bir kulağımız her zaman radyodaydı; Bal-Göç'ten ve Türkiye'den acilen bir kurtuluş medeti umuyorduk. Yatıp kalkıp özgürlüğümüzü bir tek ana vatana bağlıyorduk, komünist rejim esaretinden kurtulmak için adeta gün sayıyorduk. En sonunda bu beklenen an geldi çattı ve Kapıkule'nin yüksek duvarlarını hep beraber, kan revan içinde toz duman ettik...

Kimse kusura bakmasın, günümüzde Ahmed Doğan'nın ve Delyan Peevski'nin beslemeleri, göçmen camiasının liderliğine hiç oynayamaz. Buna kimse müsaade etmez.

Bir Hamid Hamid, gelip bizim dernek başkanlarımızın karşısında bacak bacak üstüne atıp da oyun kuruculuğuna kalkışamaz.

Kalabalıkları restoranlara toplayıp kebap ısmarlayamaz; çünkü adama sen burada kimin parasını çarçur ediyorsun diye soranlar çıkabilir. Sanırım, bu parayın kaynağını bilmeyen yoktur...

Son dönemde dernek yönetimi çalkantılı günler yaşamaktadır.

Ayrıntılara girmeye gerek duymuyorum; çünkü göçmen camiası sıralarında sayısız sağduyulu, çağdaş, ciddi ve vatanperver şahsiyetler bulunmakta.

Sırası geldiğinde topyekun güçlü bir yumruk haline geliriz ve imajımıza leke sürmeye çalışan, aramıza sızmış olan zararlı köstebek güruhunun temizlenmesini iyi biliriz.

Derneğimiz, DPS'ye muhtaç değil; ama Bal-Göç ve Türkiye Cumhuriyeti her zaman Bulgaristan'da ve bütün Balkanlar'da yaşayan Türk ve Müslümanları kardeşçe kucaklamaya devam edecektir.

Bu ezelden beri böyle biline...

YAZIYI PAYLAŞ!

Yorumlar / 1

  • ramayy | 19 Şubat 2022 07:13

    Biz onların başkanını seçtiremezsek, tabi onlar Bizim Başkanımızı seçtirmeye kalkışırlar. Bu sadece onların değil, her şeyden önce Bizim de ayıbımız. Otuz yıldır maddi ve manevi Biz besleyip büyütmedik mi? Medeni olduğumuz için, teşkilatlarının içişlerine müdahale etmedik. Kendileri yaşaya, yaşaya hatalarını görsünler ve bilinçlenerek kendi üst yönetimlerini onarsınlar dedik. Avrupa medeniyetinden nasibini alsınlar, teşkilatlarının isminin kutsal diyebileceğimiz üç kelimesine sahip çıksınlar. İsimlerinin namusunu korusunlar dedik. Ne yazık ki olmuyor. Ömrümüzü harcadık, Belene ölüm adasından, siyasi hapislerin demir kafeslerinden geçirildik, yılmadık. Berlin duvarını yıktık. Demir Perdeyi yırttık, güneşe kavuşturduk. Zincirli demir kelepçeleri el ayak bileklerimiz tuzuyla eritti. Özgürlüklerine kavuşturduk. Bütün birikimimizi bıraktırarak saatler içinde kovulduk. Sıkılmış bir limon çöpleri gibi sınırların dışına atıldık. Kabuğumuzun içinde kalan ezilmiş çekirdekten yeniden doğduk ve yeniden kök saldık. Gözümüz, yüreğimiz ana kökümüzde kaldı. Anavatanın cennet yerlerini tercih etmedik, memleket ve memlekette kalanlara hasretle tatilimizde onlara gittik. Kitaplar gönderdik, gönüllü imamlar gönderdik. Sağ elimizin verdiğini sol elimizin görme hakkı yok. Yalnız bırakmadık, aç açık bırakmadık. Gücümüzce gönül dolusu özverilerde bulunduk. Kafesi kırılan ve zincirlerden boşandırılan aslanın ormana koşmasını beklerken, kafesi terketmedini görünce içimiz parçalanıyor. Özgür AB ışığında, güvencesinde ve kayıtsız şartsız desteği ortadayken, Sen Atalarının ve kimliğini oluşturan Anadilinin mücadelesini vermezsen, Bizim yapabilecek hiç bir şeyimiz kalmıyor...Yinede umutla yüreğimiz ezile, ezile kilitsiz, kapısız kafesteki gönüllü aslanı beslemeye devam edeceğiz, belki bir gün Aslanlığına uyanır da Ormanlara hakim olmaya koşar umuduyla....