YANARDAĞ GİBİ PATLARIM

Her şey yolunda  gidiyordu. Mustafa gardaşımız, imamla mevlit için görüştü ve anlaştı. Mevlidin sivil şehitler adına ilan edilip okunacağına mutabık kılındı. Bu dini merasimin siyasetle veya herhangi bir partiyle bağlantısı olmayacaktı. Caminin kapıları her kesime açık olacaktı. Zaten, bu kapıyı kapatmak kimsenin haddinde değildir. Bütün sorumluluk organizatörlerin, yani bizimdi.

YANARDAĞ GİBİ PATLARIM

  Haksızlığı, hak yemeyi ve yalakalığı hiç beceremem. Aceleciyimdir. Bundan dolayı pek de sevilmem. Söz, Türklüğümüz olunca, yanardağ gibi patlarım ben. Hiç susmam, hatta, bazen kendimle bile kavgaya tutuşurum. Aldatılmayı da hiç sevmem.

   Biz, Raşit Şükri tarafından, sanırım 10 Eylül akşamı, DOST Partisi’nin Kırcaali ofisine davet edildik. Akşam üzereydi. Sunay Mustafa, Cevdet Mustafa ve Arda Tuna’yla orada ilk kez tanıştım. Hepsinin, kendi çapında dava adamları olduklarını biliyordum, fakat daha önceden tanışmıyorduk. Gardaş gardaşa oturduk, kahve içip, 21 Ekim – Kırcaali Günü ile alakalı, kendi  görüş ve fikirlerimizi paylaştık.

   Sonuçta, bu konuda hemfikir olduğumuz ortaya çıktı ve hemen kendi aramızda bir girişim komitesi oluşturduk. Aldığımız kararlar arasında, Kırcaali’nin merkezine, Balkan Savaşları esnasında şehit düşen yüzlerce Türk için bir anıt dikmek de vardı.  Ayrıca, 21 Ekim tarihinde, Kırcaali Merkez Camisi’nde aynı bu şehitlerimiz için Mevlit okutmak, herkese siyah kurdele takmak için de karar aldık.

   Her şey yolunda  gidiyordu. Mustafa gardaşımız, imamla mevlit için görüştü ve anlaştı. Mevlidin sivil şehitler adına ilan edilip okunacağına mutabık kılındı. Bu dini merasimin siyasetle veya herhangi bir partiyle bağlantısı olmayacaktı. Caminin kapıları her kesime açık olacaktı. Zaten, bu kapıyı kapatmak kimsenin haddinde değildir. Bütün sorumluluk organizatörlerin, yani bizimdi.

   Ne olduysa, 20 Ekim’de oldu, ya da olmuş, çünkü bizim haberimiz daha geç oldu.

Bazı DOST Partisi yöneticileri, bizim fikrimizi ve teşebbüsümüzü yok sayarak, Barış Mevlidi yapma kararı almışlar. Raşit beyin, girişimizden ısrarla bahsetmesi sonuçsuz bırakılmış. Böylece, bizlerin teşebbüsü ve gayretleri görmezlikten gelindi, hatta sınır ötesinden gelen bir göçmen dernekçisi, daha sonra bizleri tenkit etmeye bile kalkıştı. Nereden buluyorsa bu cüreti?

   Aslında, bu Mevlit, okutulmasına okundu ama katılımcısı azdı ve güdülen amaca ulaşılmadı. Bizim hedefimizde, geniş çaplı bir ziyaretçi kalabalığı vardı. Birileri Babaeski’den  dedemin otağına gelip, benim teşebbüssüme karışmasına hiç de sessiz kalamam. Bir de Çorlu’dan bazı bidon kafalı komünist bozuntular yetişti. Güya bizim burada, Kırcaali’nin, Türklerden kurtarılmasını kutlayacaklarmış. Ne kadar da çok geri zekalı ve cahil  barınmakta bu alemde…

  Arnautluk, 50 000 bin Bulgara azınlık statüsü tanır, bizim Türk siyasetçiler ise 28 yıldır uyur. Bulgaristan, Ukrayna’da 5 000 Bulgara 42 Bulgar okulunu az bulur, bizim Türk siyasetçiler ise ülkemizde kaç okulda ve kaç çocuğun Türkçe eğitim gördüğünü bilmezler ve ilgilenmezler.

   Hasan Aziz 21 Ekim’i kutlar! Bazıları, bizim mevlide el koyar…

Zafer ERTÜRK

Bakmadan Geçme