PANAYIRLARDA KEBABÇELER, DERNEKLERDE KAYNAYAN KAZANLAR...

*  Siyasi liderlere ve hükümet yetkililerine uzun uzun raporlar sunmak artık pek revaçta değil, çünkü milletimiz uyanmış vaziyette ve iki tarafa da bu raporların akıbetini sormaya yeltenmekte. * Yaklaşık 30 yıllık bir verimsiz dönemi arkamızda bıraktık ve dernekçilik hayatımız bayağı bayatladı, yaratıcılıktan yoksun bırakıldı ve hafife kaçmaya başladı. * 'Harç bitti, yapıya paydos!' demeyip 'Harç bitti, yapıya devam!' diyebilmemiz için ustaların, yani bizlere önderlik etmeye namzet olanların hangi vasıflara sahip olduklarını sorgulamak da camiamızın bütün fertlerine düşmekte. * Sonuçta dernekçilik bir tek hemşehri gecelerinden ve kebabçe panayırlarından ibaret değildir.

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

PANAYIRLARDA KEBABÇELER, DERNEKLERDE KAYNAYAN KAZANLAR...

*  Siyasi liderlere ve hükümet yetkililerine uzun uzun raporlar sunmak artık pek revaçta değil, çünkü milletimiz uyanmış vaziyette ve iki tarafa da bu raporların akıbetini sormaya yeltenmekte.

* Yaklaşık 30 yıllık bir verimsiz dönemi arkamızda bıraktık ve dernekçilik hayatımız bayağı bayatladı, yaratıcılıktan yoksun bırakıldı ve hafife kaçmaya başladı.

* “Harç bitti, yapıya paydos!” demeyip “Harç bitti, yapıya devam!” diyebilmemiz için ustaların, yani bizlere önderlik etmeye namzet olanların hangi vasıflara sahip olduklarını sorgulamak da camiamızın bütün fertlerine düşmekte.

* Sonuçta dernekçilik bir tek hemşehri gecelerinden ve kebabçe panayırlarından ibaret değildir.

 

Anadolu'da gördük biz dernekleşmeyi, çünkü burada her köyün, küçük bir mezranın bile derneği olduğunu öğrendik.

Bizimkilerin adları namı değer göçmen dernekleri olarak meşrulaştı. Halihazırda bunların sayısını bilen yok, o kadar çoklar yani...

En değerlisi, en saygın yere sahip ve en tanınmış olanı ise Bursa'daki Balgöç. Bu derneğin namı nice federasyon ve konfederasyona beş basmakta. Bakanı da, valisi de her zaman kapısını çalmakta.

Şimdilik göçmen derneklerimiz, yılda bir kaç kez tantanalı ve gösterişli etkinlik düzenlemekle yetinmekte. Bundan daha fazla ve geniş çaplı bir faaliyet alanlarını genelde göremiyoruz. Eskiden Ankara'dakiler için hazırladıkları raporları sunarken çektirdikleri fotokareler pek meşhurdu. Bir de, mahalli gazetelerde, "Soydaşlara müjde!" başlıklı haberler bıkkınlık vermişti. (Sanki, Balkanlar fatihlerinin torunları, kendilerinin çok uzaktan akrabaları oluyor! Asıl Anavatan Balkanlar değil midir? )

Siyasi liderlere ve hükümet yetkililerine uzun uzun raporlar sunmak artık pek revaçta değil, çünkü milletimiz uyanmış vaziyette ve iki tarafa da bu raporların akıbetini sormaya kalkışmakta. Anlayacağınız işin içinde rezil - i rüsvan olmakta bulunmakta...

Derneklerimizin günümüze uygun denk gelecek yeni formatını artık tartışmaya açmalıyız, çünkü yaklaşık 30 yıllık bir verimsiz dönemi arkamızda bıraktık ve dernekçilik hayatımız bayağı bayatladı, yaratıcılıktan yoksun bırakıldı ve hafife kaçmaya başladı. “Harç bitti, yapıya paydos!” demeyip “Harç bitti, yapıya devam!” diyebilmemiz için ustaların, yani bizlere önderlik etmeye namzet olanların hangi vasıflara sahip olduklarını sorgulamak da camiamızın bütün fertlerine düşmekte. Kimsecikler bu işi oldu bittiye getiremez! Yıllar boyu dernek koltuklarına adeta yapışanlar, artık önümüze dikilip icraatlarının hesabını vermeliler.

Dernekçilik açısından son seçimler bizim için bir sınav niteliği taşımaktaydı. Bir çok yerdeki dernek yöneticilerimiz pek hevesli olmalarına rağmen, bir tek Balgöç başkanı vekil adayı olarak gösterildi, o da muhalefet partisi tarafından. Bizden birisinin milletvekili seçilmesine sevindik, fakat güçlü iktidara söz geçirebileceğine dair kuşkularımız yok değil. Şimdi Yüksel Özkan'a düşen ivedilikli görev, Meclis'teki bütün Balkanlı kökenli vekillerden bizim lehimize çalışacak bir lobi oluşturmaktır.

Birazcık derneklerimizin siyasallaşma konusuna değinelim. Son seçimlerde bunun bir çok bariz örneğini yaşadık ve görmüş olduk. Dernek yöneticilerimizin siyasi yanı asla ağır basmamalı ve belli olmamalı, bir kere kendi siyasi hedeflerinden uzak durmalılar. Politika, siyasi partilerde yapılmalıdır kanısındayım. Sonuçta, bizler derneklerimizi siyasilerin yararına çalışmak için kurmuyoruz. Siyaseti gider ve çeşitli partilerin saflarında yapabiliriz.

Siyaseti derneklerin işleyişine bulaştırdık ta ne kazandık? Şu an dernek yöneticilerimizin çoğu muhalefet yanlısı (Bu eskiye dayanan bir gelenek) ama uzun yıllardır iktidar olan ve icra makamında bulunan ise AK Parti. Bundan dolayı dem vuruyorum zaten, derneklerimize siyaseti bulaştırmaya devam ettikçe, her zaman kaybeden taraf bizim göçmen camiamız olacaktır.

Bir de son dönemde işin içine DPS ve DOST yandaşlık ve taraftarlık kargaşası buna tuz biber ekti. Genelde DPS ve CHP ortak çalışıyor, DOST ise Ak Parti'ye yakın durmakta. Bu açık ve net kutuplaşma sayesinde, Bulgaristan'daki kardeşlerimiz büyük zarar göreceklerdir, sahipsiz kalacaklardır...

Göçmen derneklerimizin, sadece tabela bazından ibaret olan federasyonlarımız ve konfederasyonumuzun işleyişi tamamen tıkanmış durumda. Dernekçilik bir tek hemşehri gecelerinden ve kebabçe panayırlarından ibaret olmamalı.

Bütün göçmen oluşumlarının tek bir çatı altında toplanmaları zaruridir ve şart olmuştur. Bilinsin ki, hangi dernek yöneticileri birleşmeyi tercih etmiyor, bunlar tamamen bozguncudur ve sadece kendi şahsı çıkarları peşinde olanlardır, ya da siyasetçilerin birer sadık emir kulu olmayı tercih edenlerdir. Bunlardan ne millete, ne de vatana bir hayır gelir...

Yeni dönemde, yepyeni vizyon sahibi ve bizleri birleştirici yönetimleri görmeyi arzuluyoruz. Bunu gerçekleştirmediğimiz müddetçe, işlerimiz bir kuru gürültüden ileri gitmeyecektir, her şeyin eski hamam eski tas kaldığı çabuk anlaşılacaktır...

Dernek ocaklarımızda yeniden sönmüş kıvılcımları canlandıralım ve dolu kazanları ateşe sürelim. Kaynayan kazan verimlilik ve hayrın işaretidir. Boş kazan ise alametin...

Mümin TOPÇU

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN