KILIÇLAR ÇEKİLDİ, MARŞLAR OKUNDU…

   Kırca Ali'nin gününü kutlamak, onun mezarı başına çelenk koymakla, merhumun ruhuna dua etmekle olur. Aynısı yüzlerce Türk köyünde bulunan şehitlikler için de geçerli.    Kırcaali'de, iki generalimiz kılıç kalkan oyunu tertiplerken, Haskova'daki ordu pilotlarımız isyan çıkardılar, çünkü binecek arızası olmayan uçakları kalmamıştı. Malko Tırnovo gümrük kapısını korumak için ise Polonyalılar gelmişti...

PAYLAŞ
Misyon Gazetesi -

KILIÇLAR ÇEKİLDİ, MARŞLAR OKUNDU…
 

  • Geçen asrın başına kadar bu obamızda yalnız Türkler yaşıyordu.
  • Kırca Ali’nin kabri, ismini taşıdığı şehrin cami avlusunda.
  • Komşuluğumuza  yakışmayacak, utanç verici sahnelere tanıklık ettik.
  • Aslında bu “Türklerden kurtulma bayramı” ne oluyor?
  • Bu kılıçlar, Kırcaali’nin Türk sakinlerine karşı mı çekildi?

   Kırca Ali, Rodoplar’a yerleşim esnasında, Türklere önderlik etmiş. Soyu ve sopu belli. Bugün kabri, ismini taşıdığı şehrin cami avlusunda. Geçen asrın başına kadar bu obamızda yalnız Türkler yaşıyordu. Aynı yıllarda, ilk Bulgarlar burayı mesken edinmeye başladı. Bunlar, genelde Büyük Arda ve Küçük Arda üçgen bölgesinde bulunan Bulgar köyleri Petkovo, Davitkovo ve Momçilovtsili “vrangacı” tabiriyle anılan sevimli esnaflardır - kalaycı, semerci, dülger, demirci veya inşaat ustasıydı bunlar. O dönemde yerli Türkler, henüz taş yapı ustalığına özenmiyorlardı ve genelde evlerini vrangacılara yaptırıyorlardı.

   Petkovo, Davitkovo ve Momçilovtsi gibi Hristiyan köylerini duymayan yoktur. Ama asıl Osmanlı döneminde bu köyler, adeta altın çağını yaşamışlar, zenginlik ve huzur görmüşler. Ancak, bu köyleri çevreleyen yerleşim yerlerinin tümü Türk ve Pomak köylerinden ibaret. Kimse gidip, bu Bulgar köylülerini rahatsız etmemiş, kılına bile dokunmamış...

   Kırca Ali’den başladık ve bütün bunlara neden değinmekteyim? Geçenlerde, Kırcaali’de, komşuluğumuza ve dostluğumuza hiç yakışmayacak, utanç verici sahnelere tanıklık ettik. Bir Meclis Vekili, Bulgar Ordusu’ndan iki General ve bir Vali öncülüğünde, “Kırcaali’nin Günü kutlanmıştı.” Kırca Ali’nin gününü kutlamak! Kulağa hoş geliyor ama aslında bu “Türklerden kurtulma bayramı” da ne oluyor? Bizim atalarımız, kimseyi esir kulu etmemişti!

   Bulgaristan devletine, Milli Bayram ve resmi kutlamalara saygımız büyüktür ama bu yurdun gerçek bireyleri olarak, buradan sorma hakkımız doğuyor; Aynı bu devlet bizlerden kurtuluşunu neden kutlamakta? Bu bir sahtekarlık, ya da kışkırtıcılık değil midir? Biz, hiçbir yere gitmedik! Hala, Kırcaali’deyiz, Bulgaristan topraklarında yaşamaktayız. Tarlalarımız ve bahçelerimiz, dedelerimizin üzerine tapulu malımızdır. Bunun neresi bayramdır? Ne biçim kutlamadır bu?

   Bahsettiğim tören esnasında, milliyetçi marşlar söylendi, kılıçlar çekildi, saygı duruşunda bulunuldu. Nasıl olduysa, marşlarla Bulgar Ordusu, gene İstanbul Boğazına kadar “indi”...

Bu kılıçlar, Kırcaali’nin Türk sakinlerine karşı mı çekildi? Bulgaristan Meclis Vekili, iki General ve Kırcaali Valisi, hani, Balkan Harbi esnasında, bölgedeki yüzlerce Türk köyünün sorumsuzca talan edilmesini, binlerce Türkün telef olmasını mı kutluyorlardı?

   Halbuki, ortada tarihi bir gerçek yatmakta. Kırcaali şehri, savaşsız bir şekilde, Bulgaristan topraklarına dahil edilmiştir. Ama yerli, suçsuz ve masum Türk halkı nedense resmen katledilmiştir, evsiz ve barksız bırakılmıştır. Bunun kutlaması olmaz, çünkü utanç verici ve yüz kızartıcı bir olaydır. Bulgar Ordusu'ndaki Türk delikanlıları da, aynı bu memleketin sadık askerleridir...

   Kırca Ali’nin gününü kutlamak, onun mezarı başına çelenk koymakla, merhumun ruhuna dua etmekle olur. Aynısı yüzlerce Türk köyünde bulunan şehitlikler için de geçerli.

   Kırcaali’de, iki generalimiz kılıç kalkan oyunu tertiplerken, Haskova’daki ordu pilotlarımız isyan çıkardılar, çünkü binecek arızası olmayan uçakları kalmamıştı. Malko Tırnovo gümrük kapısını korumak için ise Polonyalılar gelmişti...

Mümin TOPÇU

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN