Güncel

Güncel Haberleri

Boyko ve Doğan, aynı sarayın yavrularıdır...

* Yenipazar'daki (Çernooçene) malum "vandal eylemi girişimini" bütün ajanslar haber geçti ama bir hayli zaman dolmasına rağmen, henüz aydınlatıcı bir açıklama gelmedi. * Ortada vandal eylemi süsü verilmiş bir kriminal vukuat var, fakat bu olayın yerel seçimlerden sadece sayılı saatler sonra cereyan etmesi bayağı manidar ve bambaşka bir boyut kazanmakta. * Kanımca, bu göstermelik vandalizm denemesi, sadece ileriye dönük başımıza gelebilecek daha kötü olayların bir habercisi. Bundan dolayı çok iyi analiz edilmeli ve şimdiden tedbir alınmalı.

Seçimler, seçmenler ve hatalar...

* İnsanımız totaliter dönemde olduğu gibi, en ağır işlerde çalışmaya devam ederken, seçilenlerin sefa sürmesine karşı da tepkili davranmakta. * DPS açısından bu seçimler ilk defa büyük sıkıntılar içinde geçecek. Eski garanti oylar artık yok. Onlar için yarınki seçimler adeta "tamam mı, devam mı" seçimleri olacaktır. * Seçim atmosferinde karşılıklı atışmalar olmazsa olmazdır. Olacak o kadar. Ama hakaret ve küfürlerin kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

ÇANDIRLILAR BULUŞMASI

Coşkulu ve dostane bir atmosferde gerçekleşen eski köydeşlerin buluşmasında, Çandır doğumlu olan eski Başbakan Yardımcımız Ertuğrul Yalçınbayır ve eski Milletvekilimiz Hayati Korkmaz da katıldılar. Ayrıca köyümüzden çıkan bir çok tıp doktoru, mühendis, öğretmen ve çeşitli meslek sahipleri bu etkinliğe iştirak ettiler. Dernek Başkanımız Aydın Yılmaz, Çandır köyünün bu kadar büyük ve birlik içinde olduğunu ilk defa gördüğünü belirtti.

Zorunlu Göçün 30. Yılı

* Atalarımızın Balkanlar'a ilk ayak bastıklarından bu yana oralardaki varlığımız yok edilmek için gayret sarf ediliyor. Günümüzde de bu gayretler aynen devam etmekte. Bunun için değişik enstrümanlar kullanılmakta. Asimilasyon, bu enstrümanlardan biri olmaya devam ediyor. * Devamlılık arz eden vizyoner politikalarımız olmadığından son yıllarda oralardaki insanımız ciddi sıkıntılar yaşamakta. Bütün Balkanlar ülkelerindeki soydaşımız kendi aralarında parçalara bölünmüş durumda.

ZORUNLU GÖÇÜN 30.YILI BURSA'DA ANILDI

* Zorunlu Göç'ün 30. Yılı vesilesiyle, şimdiye kadar Edirne, Çorlu, Eskişehir, İstanbul, Kocaeli, İzmir ve Bursa gibi Bulgaristanlı göçmenlerin yoğun olarak yaşadığı şehirlerde bir çok zengin içerikli etkinlik düzenlendi. * Konferans salonundaki esen atmosfere, katılıma ve düzene bakıldığında, güzide Bal-Göç Derneği'nin ne kadar güçlü ve gelecek vaat eden bir göçmen kuruluşu olduğunu hiç tereddüt etmeden belirtebiliriz. Başka dernek etkinlikleri ile herhangi küçük bir kıyaslamaya giriştiğimizde, anlaşılıyor ki, Bal-Göç'ün kuruluş temelleri gerçekten çok sağlam atılmış, devletimizin ve milletimizin nezdinde ki kazandığı yer de çok saygın ve itibarlı.

SEÇİMLERDE DAĞITILACAK AVANTALAR ANALARININ AK SÜTÜ GİBİ HELALDİR

* Oysa seçmenin bunu yapmaya kendini mecbur hissetmesine gerek yok. Dağıtılan bu meblaalar analarının ak sütü gibi helaldir. Paraları dağıtanlar, bu paraları onların desteği ile kazanmıştır. Yani bu paralar aslında kendi paralarıdır... Parayı verene oy kullanmak zorunda değiller. Bu paralar fazlasıyla onların hakkıdır. * Seçtikleri kişiler varlık içinde yaşadı, gününü gün etti, gariban seçmen de tarlalarda ve inşaat gibi ağır işlerde çalışmaya devam etti. Bunun için kimse kendini filan yer para verdi diye oraya oy verme mecburiyetinde hissetmemeli. Herkes özgür iradesine göre, hiç bir vicdan azabı çekmeden istediği yere oyunu kullansın. Onlara verilen paralar zaten kendilerinin parası.

Zalim Jivkov'un burnunu yere sürtenler, şimdi de bir takım kabadayılardan korkmaz...

* Bunlar tıpkı komünistler gibi, koltuklarını adeta yapışmışlar ve oradan asla kopmak istemiyorlar. * Herifler, seçmenini tamamen kaybetmiş durumdalar. Brüksel'den muhtar adayı getirdiler ama yine nafile. Gökçe, bastırdıkça bastırıyor ve rakiplerini mat etmeye devam etmekte, adeta bir türlü önü kesilemiyor... * Hangi asırda yaşadığımız ortada ama bugün Cebel bölgesinde bağımsız bir belediye başkanı adayına normal bir ortamda toplantı yapmasını izin verilmiyor. Kültür evlerinin salon kapıları kilitlenmekte, bilbordlarda asılı fotograflar anında yırtılmakta. Daha nice faşizan metodlar devreye sokulmuş...

България и Турция са съседи, съюзници и приятели, Истанбул е близо, а Париж и Берлин са далече.

Днес е време всеки да заеме честна позиция, да покаже своето истинско лице. Някои правителства в Европа показаха своята позиция - противопоставяне срещу антитерористичната операция на Турция. Следователно, те подкрепят комунистите-терористи... Виждаме и кои медии правят същото, включително и в България. Въпреки тези манипулативни медии, българското правителство съумя да заеме определена позиция в подкрепа на Турция. България и Турция са съседи, съюзници и приятели, Истанбул е близо, а Париж и Берлин са далече. В Истанбул обичат и уважават българите, а в Париж и Берлин не са чували за България, а ако тук-там са чували, гледат на българите с надменност, понякога и с презрение.

DEVE KUŞU MİSALİ...

Ben eminim ki, Bulgaristan'daki Türk kardeşlerimiz de bizim yanımızda ama ben şimdi soruyorum; - Ülkemizdeki Türk partileri ve Türk kökenli siyasetçilerimiz nerede? Neden aynı aptal deve kuşları gibi başlarını kuma sokmaya devam ediyorlar?

Amerika'da bir dergiye kapak olan bebekli kız bulundu

1989 göçü dram ve trajedisini giderek sembol fotoğrafına dönüşen, bu hüzünlü kare ile Kapıkule tren garında karşılaştım. Göç olgusunun bütün can yakıcılığına karşın bir kız çocuğu, çocukluk dünyasının içinde bebeğinin saçlarını tarıyor. Onu güzelleştirmeye uğraşıyordu. Dondum, deklanşörümün sesini bile duyamamıştım. İtiraf edeyim ki o gün, o an çektiğim kadrajın 1989 göçünün ruh halini yansıtan aynası olacağını bilemezdim. ABD'deki Stanford Üniversitesi'nin bilimsel bir yayınında kapak oldu. Sergilerin gözdesi, afişlerin tercih edileni idi. Zaman onu sembolleştirmeye başladı ve hikayenin finali haline getirdi. Bugün o fotoğrafın karesinde bulunan Aynur ile bir araya gelmekten son derece mutluyum.

Sizler, kimi kime anlatıyorsunuz

* 1989 Zorunlu Göçü'ne farklı bir açıdan yaklaşmak istiyorum. Günlerdir göçmen derneklerinin, bu konuda düzenlediği etkinlikleri, göçmenlerin yetersiz katılımı ve bunu kınayan sitem dolu paylaşımları takip ediyorum. * Her sene bu etkinlikleri en kötü ışıkta göstermektense, Türkiye Devleti'ne Şükran Günü olarak kutlasak daha iyi ve anlamlı olmaz mı?

Balkan Panayırı neyi gösterdi

* Sonuç olarak bu Balkan Panayırı ile camiamız müthiş bir sınav vermiş ve bu sınavdan başarılı şekilde çıkmıştır ki, özellikle yapılan çirkin ithamlardan sonra bu yılki panayırın önemi daha da büyüktü. Bu panayır başka önemli bir şeyi de gösterdi; Balkanlar insanı yemesini de, içmesini de, oturmasını da ve kalkmasını da çok iyi bildiğini göstermiştir. On binlerce kişinin katıldığı etkinlikte tek bir asayiş olayının yaşanmaması, çevreye, tek bir işletmeye veya meskene zarar verilmemesi, etkinlikten sonra oraları hayvan barınağı gibi çöp yığını şeklinde değil, medeni insanlara yakışan şekilde bırakmaları insanımızın farklılığını ortaya koymuştur.

Madam V. dale mahallesinde gazları otlatır mı...

* Madam V.'nın durumu ise gerçekten üzülecek cinsten. Hani, kendisi Cebel'deki 19 Mayıs törenlerine Plevne Çingenelerini getirip, protokole "yuh" çektiriyordu ve sonra da poposunu Şakira gibi döndürüp sallıyordu. Şişman Delyan ve Kömürcü Ahmet şimdilerde onun kuyruğunu kesmiş ve seçimlerden sonra deputatlıktan istifa edip daleler mahallesindeki gazları otlatmaya gidecekmiş... * Beni asıl ilgilendiren soru, neden ve hangi sebepten dolayı, bu şahıslar yüksek tepelerden sonra, şimdi düz ovada talim etmeyi tercih ediyorlar? Ortada bayağı bir aykırı durum sezilmekte.

BİRİLERİ KRALLAR GİBİ YAŞARKEN, DİĞERLERİ ÇÖPÇÜLÜK YAPMAKTA...

* Ey, fakir fukara halkım! Geçen 30 yıldır bizleri iyice uyuttular ve hala da uyutmaya devam ediyorlar. Artık uyansanız iyi edeceksiniz... * O yıllarda bizler karın tokluğuna tütün işiyle uğraşırken, komünist rejim ise pek çok satılmış Türk ailenin çocuğunu yüksek okullarda eğitip yetiştiriyordu. İşte 30 yıldan beri bütün milletvekili ve belediye başkanı olanlar sürekli bunların arasından seçiliyor, ya da nomenklatür listelerinde yer edinmiş aynı şahısların çocukları ve torunları bizlere zoraki bir şekilde dayatılmakta.

Pr.Dr. İlber Ortaylı; "Büyük göçün büyük faydası oldu."

*1989 yılındaki Bulgaristan'dan Türkiye'ye zorunlu göçün 30.yılı münasebetiyle, bu yıl çeşitli anma etkinlikleri düzenlemekte.Yaklaşan Ekim ayında, devlet erkanı temsilcileri ve halkımızın geniş katılımıyla, bu kutlamaların final etkinlikleri Bursa merkezli Bal-Göç Derneği tarafından Merinos Atatürk Kültür Kongre Merkezi'nde düzenlenecek. Ayrıca bu kapsamda, zengin kültür programıyla, Ziraat Parkı'nda geleneksel Balkan Panayırı da tertiplenecek. * İlber Ortaylı; "Eğer 1980’den sonra Todor Jivkov zamanında Bulgaristan’ın zorladığı göç olmasa belki de Türkiye’deki şehirlerindeki bu ani değişimi kavramak mümkün olmayacaktır. Türkiye’nin kasabaları, küçük şehirleri hekimlerimizin yanında sağlık personelinin en iyilerini gördü. Küçük merkezlerimiz elektrikçi, marangoz, ziraat uzmanı, tamirci tanıdı..."

DÜNYANIN GÖZÜNDEKİ ATATÜRK

* Siz bu insanı ve ideallerini anlayamadınız. Anlamış olsaydınız bugün Avrupa kapılarında sürünmez, Avrupalılar sizin kapılarınızda bekleşirlerdi... * Biz Bangaldeş olarak onun öğrettiği yoldan gittik ve özgürlüğümüze kavuştuk. Fakiriz ama onun yaptıklarını yaparsak fakirlikten de kurtulabiliriz. O sadece Türklerin değil tüm Doğu halkları için de büyük bir liderdir...

Kimse Suriyeli mültecileri, Balkan Türkleri ile aynı kefeye koymasın

* Öncelikle Balkan göçmenlerinin kimler olduğunu iyi kavramalıyız ki, oluşturulmaya çalışılan algıyı tamamen çürütelim. * Suriyelilere, Osmanlı perspektifinden bakacak olursak, kıyaslama yapacağımız unsur Balkan Türkleri değil, Yunanlar, Bulgarlar, Sırplar veya Rumenler olmalıdır.

ÖNCE HORO, SONRA YÜZÜNCÜ YIL MARŞI

* 30 yıl geçti ama bizler bir Türlü Türkiyeli ve Türk olamadık gitti. Efeler diyarında, horo ritminde şen şakrak zıplıyor bizim Türkiye'de doğmuş bacılarımız... * Anavatanın oyunlarını ve türkülerini tercih etmeyenler, bin tane bayrak açsalar, bütün marşları söyleseler ne yazar.

BAŞIN SAĞOLSUN, TÜRKİYEM!

Bulgaristan'ın Koşukavak ilçesinin Ispallar köyünden göçmen olarak gelip, Bursa'nın Harmancık ilçesine yerleşen Fikri Sevinç'in oğlu Uzman Çavuş Süleyman Sevinç görev yerinde şehit düşmüştür.

Toplam 512 haber.