Zalim Jivkov'un burnunu yere sürtenler, şimdi de bir takım kabadayılardan korkmaz...

* Bunlar tıpkı komünistler gibi, koltuklarını adeta yapışmışlar ve oradan asla kopmak istemiyorlar. * Herifler, seçmenini tamamen kaybetmiş durumdalar. Brüksel'den muhtar adayı getirdiler ama yine nafile. Gökçe, bastırdıkça bastırıyor ve rakiplerini mat etmeye devam etmekte, adeta bir türlü önü kesilemiyor... * Hangi asırda yaşadığımız ortada ama bugün Cebel bölgesinde bağımsız bir belediye başkanı adayına normal bir ortamda toplantı yapmasını izin verilmiyor. Kültür evlerinin salon kapıları kilitlenmekte, bilbordlarda asılı fotograflar anında yırtılmakta. Daha nice faşizan metodlar devreye sokulmuş...

Tam otuz yıldır iktidardalar. Bizim topluma verdikleri büyük zarar ortada.

Bunlar tıpkı komünistler gibi, koltuklarını adeta yapışmışlar ve oradan asla kopmak istemiyorlar.

Yerel seçimler öncesi Cebel'e bir göz atalım.

Orada halktan birisi ortaya çıktı ve ortalığı adeta toz duman etti.

Sebahattin Gökçe, bütün liderlik vasıflarına sahip birisi.

Halktan ve haktan yana birisi.

Partisi filan yok, fakat parası ve gücü var. Fabrikası ve oteli de. Helikopteri bile mevcut ama son model bisiklet ile dere tepeyi dolaşmakta.

Ayrıca şahsi kazancının bir kısmını köylerin gelişimi için harcamaktan hiç çekinmiyor. Ben şahsen bizim oralarda böylesini hiç görmedim...

Burada yardıma muhtaç fakir fukaraya dağıttığı yardımlara değinmeye hiç gerek yok. Bu durum sadece iki kul arasında kalsın.

Adeta bir son Mohikan ve Robin Hud duruyor karşımızda...

Onun değerini bilelim. Çakallar ise havladığınla kalacaktır.

Doğal olarak bütün diğer belediye başkanlarını şimdi korku sarmış.

Geçenlerde bizim Seyfi apar topar hemen Bursa'ya koştu ve gizli toplantılar gerçekleştirdi.

Elindeki listeyle oy verebilecek seçmenler aramaktaydı, çeşitli vaatler sunmaktaydı.

Herifler, seçmenini tamamen kaybetmiş durumdalar.

Brüksel'den muhtar adayı getirdiler ama yine nafile.

Gökçe, bastırdıkça bastırıyor ve rakiplerini mat etmeye devam etmekte, adeta bir türlü önü kesilemiyor...

Son çare olarak, Gökçe'nin seçim öncesi toplantılarına katılanları birer birer sorguya çekmeye başladılar. Aynı komünist rejimin dayattığı zorbalıklar tekrar gündemde.

Neredesin İsmet Paniş?

Hangi asırda yaşadığımız ortada ama bugün Cebel bölgesinde bağımsız bir belediye başkanı adayına normal bir ortamda toplantı yapmasını izin verilmiyor.

Kültür evlerinin salon kapıları kilitlenmekte, bilbordlarda asılı fotograflar anında yırtılmakta. Daha nice faşizan metodlar devreye sokulmuş...

Vaktinde milli liderlerimizden Avni Veli'de bir dönem belediye başkanı adayı olmuştu ama bir tenha gece yarısında birileri gidip kafasını ikiye yarmışlardı. Bu rezilliği de yaşadı Cebel şehri...

Gidişata bakılırsa, Cebel'i Sebahattin Gökçe alacak gibi gözüküyor.

Acaba bu sefer, Karadayı'nın Cebel'e gelmeye yüzü tutacak mı, çünkü son yıllarda buraya sadece Slivne ve Plevne'den getirdiği "bırtçetlerle" sokuluyordu ve popolarını dönüp, Türkiye Cumhuriyeti Büyük Elçisi'ne ve bizim milli kahramanlarımıza "yuh" çekiyorlardı.

Cebel'e 19 Mayısta özgürlüğünü bağışlayanlar adeta düşman olarak damgalanmışlardı...

Bir de şimdi belirledikleri aday eline bir laptop almış ve köylülerin gözünü içine baka baka yalanlar üretmekte.

Bilmem hangi köye olimpik spor kompleksi inşa edecekmiş. Güya bunun projesi bile hazırmış. Aladağ'ya havaalanı, Ustra'ya da treni garı açılacakmış...

Daha bir iki yıl öncesi Sebahattin Gökçe ise sessizce gitmiş ve kendi cebinden Küçük Viran'ın eskimiş su kanalizasyonunu değiştirmiş.

Bizim Brükselli Necmi de cebinden yirmi - otuz bin avro çıkarır mı dersiniz?

Aradaki fark büyük işte, Sebahattin bey bu işi götürür, çünkü halkımız onu pek de seviyor.

Ama yine de korporativ ve oligarşik rejimin mafyavari ve ezici gücünü unutmayalım.

Cebel halkı vaktinde zalim Jivkov'un burnunu yere sürtmüştü, şimdi de bir takım kabadayılardan hiç korkmaz...

Bunlar vaktinde Avni Veli'ye bile acımamıştı.

Bilbordlardaki resimler vahşice yırtabilirsiniz ama gönüllerdeki sevgiyi biraz zor söküp atabilirsiniz...

Mümin TOPÇU

Bakmadan Geçme