TARİHİNİ BİLMEYENİN TÖRENİNE KATILMAK HARAMDIR -1.

Ancak, öyle bir zaman kesiminde yaşıyoruz ki, dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'ndeki soydaşlarımızı temsil ediyoruz diye, kravat takıp Ulus'taki Konsolosluğa toplananlar, ancak kendilerini ve kendi gölgelerini temsil ediyordu... 'Şerefe!', 'Şerefe!' dedikçe, yüzü kızarmadan içenlerle, Plevne Savaşı'nda, Şipka Doruğun'da, Stara Zagora (Eski Zara) çarpışmasında atalarımıza kurşun sıkanlarla, kundakta yavrularımızı kılıca takanlarla, ninelerimizi kurban edenlerle ve bu savaşta şehit düşen 17 000 Bulgaristanlı Müslümana bir anıt, bir türbe, bir Cami binası yapmamıza izin vermeyenlerle birlikte içerken, vicdanınızı dinlediniz mi? Bu nasıl bir aymazlıktır?

TARİHİNİ BİLMEYENİN TÖRENİNE KATILMAK HARAMDIR -1.

Biz hepimiz, Bulgaristan'ın İstanbul Başkonsolosu Sayın Angelov'la dostuz.

Memleketimiz olan Bulgaristan'nı da severiz ve sayarız.

Ancak, öyle bir zaman kesiminde yaşıyoruz ki, dün akşam Türkiye Cumhuriyeti'ndeki soydaşlarımızı temsil ediyoruz diye, kravat takıp Ulus'taki Konsolosluğa toplananlar, ancak kendilerini ve kendi gölgelerini temsil ediyordu...

“Şerefe!”, “Şerefe!” dedikçe, yüzü kızarmadan içenlerle, Plevne Savaşı'nda, Şipka Doruğun'da, Stara Zagora (Eski Zara) çarpışmasında atalarımıza kurşun sıkanlarla, kundakta yavrularımızı kılıca takanlarla, ninelerimizi kurban edenlerle ve bu savaşta şehit düşen 17 000 Bulgaristanlı Müslümana bir anıt, bir türbe, bir Cami binası yapmamıza izin vermeyenlerle birlikte içerken, vicdanınızı dinlediniz mi? Bu nasıl bir aymazlıktır?

İsimlerimizi zorla değiştirenlerle, kolumuzdan tutup bizi MVR (Polis) bodrumlarına atanlarla, kafamızın üzerine nalçalı çizme ile basanlarla, 37 Türkü sokakta kurşunlayan ve katillerden hiç birini bulmayanlarla, sorgulanmayanlarla, cezalandırmayanlarla içerken “Aman Allah'ım, ben ne yapıyorum?” dediniz mi?

Dedenizi, babalarımızı “Belene” kampında ezenlerle, 141 yılda 1 milyon kardeşimizi “vatan” deyip sevdiğimiz, ata-toprağından kovanlarla, orada kalan mezar taşlarımızı kıranlarla şak şak resim çektirip, zevk doruğu aramamıza diyecek sözüm yok. Sizin de olmaz, inşallah!

Bizde “pasata” adında bir kumar oyunu vardır. Aldatan aldatana, dolandırılan dolandırılana kazanma umudundan beslenir ve kazanamayanların küfrünü savurmasından sonra, yalnız acısı kalır.

3 Mart – Türklük tarihinde bir, Bulgaristan topraklarında yaşayan Türk-Müslümanların, katliam günüdür.

Yas günüdür!

Fatiha günü ve Mevlit günüdür!

3 Mart 2019 sabahı, “Alfa” televizyonuna ilk çıkan, uzun yıllar Sofya'da Rusya Dış istihbaratı (KGB) istasyon şefliği yapan General V. Raşetnikov'tu. Emekli olmasına rağmen, hala Kremlin'e bağlı dış stratejik araştırma merkezinde Bulgaristan ve Balkanlar masası baş danışmanlığı yapıyor.

“Alfa” sözcüsü;

"Sayın General Reşetnikov, bizim ordumuzu dağıttılar. Bizim, bizi savunacak ordumuz yok. Bir gece Türkler bizi ilhak ederse, biz ne yaparız? NATO, bizi korumaz. Biz ne yaparız?"

General Reşetnikov;

"Korkmayın! Sakin olun! Huzurlu olun! Biz sizi NATO-ya rağmen, koruyacağız. Biz Türklerle 44 savaş yürüttük. Bizim bu topraklarda 400 anıtımız var. Biz sizi kurtarmak için 166 bin şehit verdik!!! Türklerden korkmayın..."

Sofya'da 3 Mart kutlandı. Demeç verilmedi. Bayrak göndere çekildi. Yan Gönderde Avrupa Birliği Bayrağı vardı. Milli Marş dinlendi. Akşam saat 8'de 20 pare top atışı yapılacak. Devlet ve hükümet erkânı “Şipka Tepesi”ne çıkmadı. Şipka'da ancak Moskof parasıyla semiren “Volya” (İrade) partisi Başkanı Mareşki ve bir sürü emekliden başka kimse yoktu.

Bu defa en aktif grup, bizden olup yön kaybetmiş olanlardı.

“Şükür kurtulduk!” deyip İstanbul'a yerleşenler hareketlendiler.

Ruslar, aslında gönderdiklerini 3. kuşakta aktifleştirir.

Bulgarlar dayanamadı, “eğitip yetiştirdiği” ve gönderirken ardından bir bakır su attığı “koçlarını,” 30 yıl sonra dürttü ve uyandırdı. Bunu emekli maaşlarıyla mı yaptı? TELK-raporlarıyla veya sosyal yardım programlarıyla mı yaptı, yakında çıkar kokusu…

30 yıldan beri kahvelerde tabla, iskambil, belot ve pişti oynarken, medeniyet sembolü olan masaları kırıp perişan eden, vicdanlarını Türk hamamına girip sırtlarını şöyle bir keseletip, sabunlu köpüklü temizletemeyenleredir sözüm.

Ben dışı temiz olmayan bir kişinin içinin temiz olduğuna inanmam.

İki votka her şeyi hal eder sözü de boş. Bulgaristan'da halkın boş verdiği bir günde, 3 Mart'ta yemeye içmeye davet edilenler, kendilerini adam sandılar.

Başbakan Boyko Borisov, 3 Mart'ta “Şipka”ya çıkmazken, sizin Konsoloslukta, dedenizin öldürüldüğü günü kutlanırken ne işiniz olur?

Gözleriniz fal taşı gibi patladı.

Buyurun ofisimize!

Hepinize, “SİZ BİZDEN DEĞİLSİNİZ. BUNDAN SONRA NE B.. YERSENİZ YİYİN!” sertifikası vereceğiz.

Kim çıktı bu yıl Şipka'ya?

Aşırı milliyetçilik uyuzunu kaşıyacak yer bulamayanlar.

Türk, Müslüman ve Cami gördükçe köpürenler.

Ve en fazla da, İvan Vazov'un “Esaret Altında” romanının, Hristo Botev şiirlerinin kilosu 20 stotinkaya (kuruşa) hurdaya taşınmasını asla hazmedemeyenler.

Bulgarların Osmanlı'da yaşadıkları hayatı bir daha hiçbir yerde bulamadığını işittikçe kuduranlar.

"Rusların, ayak bastığı yerde hayat ölür, sözlerine inanmayanlar.

Boğazlarına kadar yalan dolmuş zavallılar.

Bu kadar zulümden sonra, Türklerin Bulgaristan'da "dobro dobro" dolaşmaya devam ettiğini gördükçe baygınlık geçirenler, Türk dilinde ısrarla okul isteyişlerini işittikçe, ezan sesi duydukça kuduranlar.

Bizim sözümüz adreslidir.

Şimdiye kadar sırtlarını sıvazladıklarımızadır. ….

Biz sıvazladıkça, onlar kendilerini adam sananlaradır…

Boşuna vakit kaybetmişiz!!! Boşuna!

Oya CANBAZOĞLU

Bakmadan Geçme