EVİN ÖTENAZİ İSTEĞİ (Bulgaristan göçmenlerinin hüzünlü evleri)
kırık dökük evin hüznünü suladı/ ara sıra yağmur / ev yeşillenmedi / hayat akmadı damarlarına / peykasında iki karınca / bir karınca öbür karıncaya dedi ki: / avludaki kızılcık ağacı / neyi olur evin?
EVİN ÖTENAZİ İSTEĞİ
(Bulgaristan göçmenlerinin hüzünlü evleri)
avlumdaki kızılcık ağacı
neyim olur
diye sordu kimsesizliğine
ev
göç çağırmıştı insanlarını
göğü delen evler çağırmıştı
gittikleri yerlerde
evlerin ağaçların boyunu geçmemesi gerektiğini
unutmuştu gücenik evin insanları
ama çocuklar
terk edilen o evi çizdiler hep
resim defterlerine
çünkü çocuklar
göğü delen betonlara
ev denmeyeceğini bildiler
kırık dökük evin hüznünü suladı
ara sıra yağmur
ev yeşillenmedi
hayat akmadı damarlarına
peykasında iki karınca
bir karınca öbür karıncaya dedi ki:
avludaki kızılcık ağacı
neyi olur evin?
kalbi sıkıştı
evin kalbi olur mu demeyin
temeline konan ilk taştır evin kalbi
kaç çocuk salladı ahşap tavanında
kaç tabut uğurladı avlusundan
kaç ruh ağırladı cuma akşamları bacasında
koca bir soyun belleğiydi ev
kokuları hatırladı tek tek
çörek kokusu, köz patlıcan kokusu, kahve kokusu…
kapı tokmağına saklanan sesler
sıralandı küçükten büyüğe
yaban otlarına serilmiş gölgesine bakmaya korktu ev
rüzgâr
ahşap merdivenlerden
tavan arasından
ve sofadan
ve taşların çatlakları arasından geldi vedalaşmaya
usulca taradı yorgun bedenini evin
rüzgârın elçiliği buraya kadardı
kabul olmuştu evin isteği
son kez baktı kızılcık ağacının kızıl yüklü dallarına
yalınkılıç bir yıldırım yerine getirdi
evin ötenazi isteğini
kızılcık ağacı düşündü:
yanan ev
onu terk edenlerin neyiydi?
Halime YILDIZ
Fotoğraf: Şumnu, Senebirlik Köyü (Annemin köyü)